Eski kitaplara bayılırım. Hele içinde daha önceki sahibinin / sahiplerinin izleri kalmışsa… Bir not, altı çizili birkaç sözcük, ayraç olarak sayfaların arasına sıkıştırılmış bir kâğıt parçası bazen ne çok şey söyler insana. Bir sahafta bulup aldığım “Meşhedi ile Devriâlem” adlı kitabın içinden ise bir hazine çıktı.
Kitabın sahibi, 1946 – 1947 yıllarında Kepsut’ta öğretmenlik yaptığı anlaşılan İbrahim Özer. Kendi adresini “İbrahim Özer – Öğretmen – Kepsut” diye attığına bakılırsa o yıllarda Kepsut’ta sayılı öğretmen var ve İbrahim Özer adlı öğretmenin tanınmama endişesi yok. İbrahim Bey, kendisine gelen bir telgrafı kitabın ilk sayfalarının arasında saklamış. Önemli bir telgraf çünkü. “Meşhedi ile Devriâlem” kitabının yazarından gelmiş: Ercüment Ekrem Talu’dan. Peki ne demiş Ercüment Bey telgrafında? Kepsut’taki bir öğretmene neden telgraf çekmiş? İşte burası ilginç. Bir teşekkür telgrafı bu… İbrahim Bey’in çektiği bir telgrafa teşekkür ediyor Ercüment Bey: “Babamın yüzüncü doğum yıldönümünü kutlayan telinizi sevinç ve iftiharla aldım. Size ve sevgili Kepsutlulara sonsuz şükranlarımla sevgilerimi arz ederim.”
İşte araştırılacak, merak ve heyecanla yanıtı aranacak bir yığın soru: Kepsut nerede? Ercüment Ekrem Talu kim? Ya babası? Yüzüncü doğum yıldönümü kutlandığına göre önemli biri mi? Bizde doğum günü kutlama geleneği yokken, hele o yıllarda, yaşlı başlı insanların doğum günlerini kutlamak herhalde ayıp bile sayılırken ölmüş bir adamın doğum gününü kutlamak neyin nesi? Büyük olasılıkla tanımadığı bir adamın oğluna telgraf çekerek babasının doğum yıldönümünü kutlayan bu İbrahim Bey, nasıl bir İbrahim Bey’miş böyle!
Kepsut, Balıkesir’e bağlı bir ilçe. O yıllarda henüz bucak. 1953’te ilçe konumuna ulaşacak. İlçe olmasına altı yıl var daha. Balıkesir’e 27 km uzaklıkta, küçücük, köyden az büyük bir yer. 1947’deki nüfusunu bilmiyoruz. 2000 yılı nüfus sayımında ilçe merkezinin nüfusu 5545 kişiymiş. 53 yıl önce kaç kişi yaşıyor olabilir Kepsut’ta? Herhalde çok kişi değil.
Ercüment Ekrem Talu, yazar ve gazeteci. Tanzimat ikinci dönem şair ve yazarlarından Recaizade Mahmut Ekrem’in oğlu. İşte burada duralım. Doğum yıldönümü kutlanan kişi, Recaizade Mahmut Ekrem. Edebiyat tarihinde çok önemli bir isim… Ercüment Ekrem Talu onun oğlu, o ise (Recaizade) adından da anlaşılacağı gibi, döneminin tanınmış bilim ve sanat adamlarından Recai Efendi’nin oğlu. Oğullardan sürdürelim: Spor yazarı ve Türkiye’nin ilk spor spikerlerinden Muvakkar Ekrem Talu, Ercüment Ekrem’in oğlu. Erdem, Umur ve Çiğdem Talu da Muvakkar Bey’in çocukları. Umur Talu, günümüzün önde gelen gazetecilerinden. Çiğdem Talu’yu ise Melih Kibar ve Erol Evgin’le birlikte anımsarız. “İşte öyle bir şey” gibi onlarca şarkıya söz yazmış bir sanatçı… Aile, çok önemli bir aile… Ama bence onlar kadar önemli biri daha var: İbrahim Özer. 1947’de öğretmense 65 yıl sonra hâlâ yaşıyor olamaz. Zaten arasında bu telgrafı yıllarca özenle sakladığı kitabı benim elime geçtiğine göre, çoktan ölmüş. Kitapları da yakınları tarafından satılmış ya bağışlanmış. Nasıl biriymiş ki bu İbrahim Bey, 1914’te ölen, demek ki ölümünün üzerinden 33 yıl geçmiş bir şair ve yazar olan Recaizade Ekrem’in 1847 tarihinde doğduğunu bilmekle yetinmemiş, 1947’nin şairin yüzüncü doğum yıldönümü olduğunu hesaplamış. Oğluna telgraf çekerek babasının doğum yıldönümünü kutluyor.
Artık yitirdiğimiz ve bir daha kavuşma olasılığımızın kalmadığı bu vefa, bu pazarlıksız saygı, çok önemli değil mi? Ha, kitabın içinden bir de mektup çıktı. Ama o, başka bir yazının konusu.