MENÜ ☰
Çocuk ve Genç » Makale » Türkiye Çocuk Dergisi’nde Yer Alan Masallar Üzerine Bir İnceleme
Türkiye Çocuk Dergisi’nde Yer Alan Masallar Üzerine Bir İnceleme

TÜRKİYE ÇOCUK DERGİSİ’NDE YER ALAN MASALLAR ÜZERİNE BİR İNCELEME (2011-2012)

Arş. Gör. Mustafa Said KIYMAZ
Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü

ÖZET
Bu çalışmada, 1981’den günümüze kadar aralıksız olarak yayımlanan ve bini aşkın sayıya ulaşan Türkiye Çocuk Dergisi’nin 2011 ve 2012 yıllarında yayımlanan yirmi dört sayısı incelenmiştir. Kapsam dâhiline giren sayılarda yer alan masalların tespit edildiği bu çalışmada, belirlenen masallar çocuk edebiyatında şiddet, tutarlılık ve seviye gibi değişkenler açısından incelenmiştir. İnceleme sonucunda köklü bir mazisi olan Türkiye Çocuk dergisinde yayımlanan masalların çocuk edebiyatı açısından birçok kusur taşıdığı, bazı masalların farklı adlarla tekrar yayımlandığı tespit edilmiştir.

1. GİRİŞ
Çocuk dergilerinde birçok edebi tür birlikte yer almaktadır. Başta masal, hikâye ve şiir olmak üzere, deneme, röportaj, biyografi, gezi yazısı, sohbet gibi türler dergi sayfalarında yer bulmaktadırlar. Böylesine geniş bir yelpazede kendileri için yazılmış eserleri okuma fırsatı bulan çocuk okurlar, aynı zamanda çeşitli bilgi yazıları, çizgi romanlar ve bulmacaları da bir arada bulma imkânına sahiptirler.
Çocuk okurlar açısından çocuk dergisi okumanın bir diğer avantajlı yönü, çocuklar için yazan birçok ismin imzasına çocuk dergilerinde rastlanmasıdır. Sürekli olarak çocuklar için yazan kalemlerin bu alanda yetkinlik kazandıkları ve çocuklar için yazmaya sonradan başlayan yazarlara göre çocuk edebiyatı ve çocuk gerçekliği noktasında daha yetkin oldukları ortadadır.
Geçmişten günümüze uzanan çizgide çocuk dergileri, son dönemlerde ilgi çekmesine rağmen, hak ettiği düzeyde araştırılmamıştır. Eski Harfli Çocuk Dergileri olarak adlandırılan ve 1869-1928 aralığında yayımlanan dergileri kastetmek için kullanılan dönemde yayımlanan dergiler tam olarak günümüz harflerine aktarılmamışlardır. İlk çocuk dergimiz Mümeyyiz dahi araştırmalara sıklıkla konu olmasına rağmen 49 sayılık serisinin (bir özel sayı ilavesiyle toplam 50 sayı) tam bir aktarımı mevcut değildir.
Çocuklara Mahsus Gazete adlı süreli çocuk yayını 626 sayı boyunca yayımlanmış ve eski harfli dergiler içinde en çok yayımlanan dergi unvanını almıştır. Bu derginin içeriğinde çocuklar için yazmanın ayrı bir ihtisas alanı olduğu ve çocuklara hitap eden dilin yetişkinler için olandan farklı olması gerektiği özellikle vurgulanmaktadır. Yine bu dergi okurlarına sade ve anlaşılır bir Türkçe ile sesleneceğini vaat etmekte ve yaşayan Türkçeyi kullanacağını söylemektedir.
Cumhuriyet Dönemi çocuk dergilerinde ise devrin siyasal ve sosyal birçok yansıması çocuk dergilerinde yer almaktadır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, devrin oluşturmak istediği millet modeline kaynaklık etme üzere örnek çocukların yetiştirilmesi amaçlanmaktadır. Osmanlı yöneticilerini yeren şiirlere bu dönem dergilerinde rastlamak mümkündür. 1960 Darbesi’nin etkilerini de çocuk dergilerinde görmek mümkündür. Harbiyelileri öven şiirler 1960’tan sonra yayımlanan dergilerde yer bulmuştur. Benzer şekilde Kıbrıs Barış Harekâtı ile yükselen milliyetçilik duyguları da çocuk dergilerinde karşılık bulmuştur. Sağ kesimin günümüzde de yayımı devam eden çocuk dergilerinin temeli 1980 Darbesi öncesi ve sonrasındaki ortamlarda atılmıştır. Bu dergiler, Diyanet Çocuk, Türkiye Çocuk ve Can Kardeş olarak sıralanabilir.
Çocuk dergileri içeriklerinde birçok çocuk masalı hikâyesi, çeviri eser barındırmaktadır. Sözgelimi Yavrutürk dergisinde (1936-1942) Karl Ewald adlı çocuk yazarının günümüzde olmayan bir çevirisi seri halinde bu dergide mevcuttur. Benzer şekilde Kemalettin Tuğcu imzalı birçok hikâye ve seri halde yayımlanan romanlar bu dergide araştırmacıları beklemektedir.
Türkiye Çocuk dergisinin bağlı bulunduğu holdingin patronu ve derginin sahibi konumundaki Enver Ören’in, (Ören, 1981: 3) derginin ilk sayısında yayımlanan başyazısında “Bugün yazısıyla, çizgisiyle yerli ve bizden olan bir dergiyle karşınıza çıkmış bulunuyoruz. Hikâye ve kıssalarımızda; doğruluğu, dürüstlüğü; resimli romanlarımızda kahramanlığı mertliği, Yunus Emremizde Allah aşkını, gönül sevgisini bulacak Mimar Sinanımızla Türkiyemizi yeniden imara kalkacak, geçmiş ve geleceğimizle dergimizde kucaklaşacaksınız.” sözleri derginin yayın çizgisini ortaya koymuştur.
Derginin, 2011-2012 yılları arasından yayımlanan yirmi dört sayı incelendiğinde edebi tür olarak değerlendirilebilecek tüm yazıların toplamının 121 sayfa olduğu görülmektedir. Bu sayı da derginin toplam sayfa sayısına oranlandığında, derginin %7,45’lik bir kısmının edebi türlere ayrıldığı görülmektedir.
t 1
Yukarıdaki edebi tür oranına bir kıyas olması açısından, dergide yayımlanan reklamların toplam sayfa adedine bakıldığında ise 241 sayfanın reklama ayrıldığı görülmektedir. Yani edebi türlere ayrılan sayfanın iki katı kadar fazla bir sayfa reklamlara ayrılmış durumdadır.

Masalın yeri, herkesçe kabul edilen haliyle çocuk edebiyatı içerisinde en üst sırada yer almaktadır. Bu kabulde, masalın mazisinin eskiliği ve bünyesinde yaşadığı topluma has değerleri barındırması mühim rol oynamaktadır.
Masalın sağladığı faydalar arasında dili kullanma yeteneğini geliştirmek, hayal gücünü zenginleştirmek, dinlemeyi öğretmek, büyüklere sevgiyi pekiştirmek, merak duygusunu öğrenmeye yönlendirmek gibi işlevleri saymak mümkündür (Şimşek, 2007: 75).
Masalların ülke ve hatta kıta sınırlarını aşan, birçok kültürleri yansıtan ortak özellikleri varsa da her toplum bu masallara kurgu ve anlatım bakımından kendi ahlak ve din anlayışı ile insan ilişkilerindeki tutumuna, eğitimine ve zevk seviyesine göre ulusal bir damga basmış durumdadır (Oğuzkan, 2001: 18-19).
İnsanlığın binlerce yıllık tecrübe, arzu ve özlemlerini dile getiren masalların en önemli özelliği, masaldaki kişi ve olayların olağanüstü nitelikler taşımasıdır. Bu da hayal ürünü olmasından kaynaklanmıştır. İnsanlar yapmak isteyip de yapamadıklarını hayallerinde canlandırmış, bunları gerçek dışı ve olağanüstü tiplere yükleyerek zaman içinde yoğurmuştur (Arıcı, 2012: 17).
Türkiye Çocuk Dergisi’nde edebi türler içinde en düzenli yer bulanı masallardır. Her sayıda mutlaka bir masal bulunmaktadır. Konuya uygun resimlerle desteklenen masalların çoğu, çok uzun olmayan ve doğrudan ileti vermeye yönelik masallardır.

İncelemeye alınan iki yıllık dönemde Türkiye Çocuk dergisinde yirmi dört masala rastlanmıştır. Bu masallar, sürekli aynı sayfada ve düzenli olarak içerikte yer bulmuşlardır. Masallar ayrıntılı olarak incelendiğinde iki adet masalın ilerleyen sayılarda farklı isimler altında tekrar yayımlandığı görülmüştür. 1010. sayıdaki “Korkak Fare” adlı masal, 1026. sayıda “Farenin Dostluğu” başlığı ile tekrar yayımlanmıştır. Yine 1012. sayıda “Çakal ile Papağan” adlı masal, 1030. sayıda “Akıllı Papağan” adıyla yeniden yayımlanmıştır.
Masalların konuları: mutluluk, emeğin önemi, yapılan kötülüğün cezasız kalmayacağı, büyük sözü dinlemenin önemi, nasihat dinlemenin önemi, dalkavukluğun kötülüğü, iyi niyetin önemi, azmin önemi, topluma fayda, çalışmanın önemi, sevgi, yaradılış özellikleri, anne şefkati, dostluk, vefa, kendiyle barışık olma olarak sıralanabilir.

2. ÇOCUK EDEBİYATI AÇISINDAN BAZI SORUNLAR
Bazı masallarda çocuk edebiyatı ve çocuk gerçekliği açısından birtakım sorunlar göze çarpmaktadır. Özellikle çocuklar açısından kötü örnek olabilecek davranışlar ya da ders vermek istenirken aşırıya kaçılması gibi durumlar söz konusudur. “Tilki ile Tavşan” adlı masal bu kapsamda değerlendirilebilir. Tilki ile tavşan arkadaş olurlar ama tilkinin aklı tavşana bir şekilde zarar vermek için çalışır. Sürekli tavşana hakaret eder, onu küçük düşürür. Bu durum karşısında sessiz kalan tavşan, tilkiyi bir şekilde aldatarak onun kuyruğunun derede buz tutmasına sebep olur. Tilki yardım ister ama tavşan oralı olmaz ve tilkiyi ölüme terk eder. Bu masalda, kötü karakterde olan tilkinin hatasını anlaması sonucu tavşan tarafından kurtarılması beklenirken tavşan kendisine hakaret eden tilkinin ölümüne sebebiyet vererek ona ders vermektedir. Bu masaldaki şiddet ve ölüme mahkûm edilme sahnesi, çocuk edebiyatı içerisinde olumsuz olarak değerlendirilmektedir. Sever (2013: 81)’in değerlendirmesine göre, kahramanların amacına şiddet uygulayarak ulaşması, eserde aktarılan iletilerle şiddetin olumlanması, şiddetin sorun çözmenin bir yolu olarak gösterilmesi, çocukta önemli duygusal örselenmelere neden olabilir. Kötülerin cezasını bulması klasik masallarda sıkça rastlanan bir durumdur; fakat bu cezalarda bile bir mütekabiliyet esastır. Kimsenin canını almayanın cezası canıyla verilmez. Bu masaldaki sahne, hem çocuk edebiyatı ilkeleri açısından mahsurlu hem de okuyan çocuklarda, bir şekilde kendilerini üzen kişilere karşı aşırı tepki oluşturmalarını özendirici bir içerik taşımaktadır.
Benzer bir örneğe de “Bal Arısı ile Kara Sinek” adlı masalda rastlanmaktadır. Bir çeşme yalağında karşılaşan bal arısı ile karasinek konuşmaya başlarlar. Karasinek bal arısının insanlar için zahmet çektiğini kendisinin ise keyfine baktığını söyler. Arı, sineğe sosyal düzenden, faydadan bahseder. Konuşmaları, bir köylü kızının döktüğü su ile yarım kalır. Suyun kuvveti ikisini de yalağın dibine gönderir. Bal arısını fark eden köylü kızı onu hemen kurtarırken, sineğinden varlığından bile haberdar olmaz. Bu masalın da aşırı bir şekilde sonuçlandığı söylenebilir. Bal arısının faydalı bir hayvan olduğu için yaşamaya devam etmesi, sineğin ise bir faydası görülmediği için ölüme terk edilmesi, küçük yaştaki okurlarda faydası görülmeyen şeylerin yok olması gerektiği gibi bir düşünce oluşturabilir. Sever (2013: 79)’e göre çocuk edebiyatında yazarın yaratma özgürlüğü, çocuğun duygu ve düşünce sağlığı içinde aranması gereken bir özgürlüktür. Arının faydası için ödüllendirilmesi, sineğin ise bu ödülden mahrum kalması gibi muhtemel bir sonuç daha özendirici ve çalışmanın önemini ortaya koyan bir netice olabileceği savunulabilir.

3. NİTELİK VE KONU OLARAK ZAYIF OLAN ÖRNEKLER
Masalların önemli bir bölümü, kısa, ayrıntıya yer vermeyen, doğrudan sonuca giden, bitişi kestirilebilen özellikte masallardır. “Ormanın Mutsuz Kralı” adlı masal bu türdedir. Her isteği yerine gelen ama mutlu olamayan aslanın, ömürleri çok kısa olan ama mutlu olmaktan geri kalmayan ağustos böceği ve kelebekle karşılaşması ve onları dinledikten sonra hayata güzel bir şekilde bakıp mutlu olması anlatılmaktadır. Yine “Alın Teri” adlı masal da kısa ve sürprize yer vermeyen yapıdadır. Evlenmek isteyen gence, babası alın teri ile kazandığı bir altın getirmesini şart koşar. Genç hemen annesinden borç alarak altını getirir. Babası altını kabul etmez ve nehre atar. Birkaç defa tekrarlanan bu sahneden sonra genç kendi çalışır ve sonunda bir altını kazanır. Altını babasına getirdiğinde babası tekrar nehre atmak üzereyken babasının bileğine yapışır. Çünkü o altında bir günlük alın teri vardır.
Konunun geliştirilmesi açısından cılız kalan ve okuyucuda merak duygusunu kamçılamayan, okuma hevesini kabartmayan bazı masallar da bulunmaktadır. Anılan bu kapsama giren bir masal da “Sultan Kim?” adını taşımaktadır. Sarayındaki insanların aşırı övgülerinden bıkan sultan, gücünün her şeye yeteceğini iddia eden saray görevlilerine bunun aksini ispat etmek için tahtını deniz kenarına getirtir ve dalgalara durmaları için emir verir. Doğal olarak dalgalar emri yerine getirmez ve sultanın ayaklarını su içinde bırakırlar. Sultan da maiyetine dönüp onlara tek yaratıcının Allah olduğunu hatırlatır.

4. TUTARLILIK AÇISINDAN SIKINTILI OLANLAR
Bazı masallarda tutarlılık açısından sıkıntılı durumlarla karşılaşılmaktadır. Konunu takip edilmesini kolaylaştıran ve yazar açısından okuyucuyu ciddiye alan bir çaba içinde olunduğunun göstergesi olan tutarlı bir metinde olay akışının sapmalara yer vermeden ilerlemesi ve bir yerde değinilen herhangi bir unsurun ileride farklı bir şekilde ortaya çıkmaması metnin tutarlı olarak değerlendirilmesini sağlamaktadır. Diğer masallara göre daha hacimli olan “Bülbül ile Hükümdar” masalında bu durumu örnekleyen bir kullanım vardır. Sevgi konusunu işleyen masalda, Hükümdarın bahçesinde yaşayan güzel ötüşlü bir bülbülden bahsedilir. Tüm halk sarayın bahçesindeki bu bülbülden haberdarken Hükümdarın haberi yoktur. Hemen talimat verir ve bülbülün getirilmesini emreder. Bunun üzerine bülbülün yerini bilen bir kız aracılığı ile orana gidilir ve bülbül getirilir. Hükümdar bülbülü çok beğenir. Bülbül, bundan sonra sarayın bahçesinde yaşamaya başlar. Hükümdar’a hediye edilen kurmalı bir bülbül gerçek bülbülü gözden düşürür. Bülbül bunun üzerine ormana döner. Kurmalı bülbülün bir süre sonra bozulması üzerine Hükümdar gerçek bülbülü hatırlar ve ona haksızlık yaptığını anlar. Yataklara düşer; hasta olur. Halk, hasta Hükümdar’ın yerine yeni bir hükümdar seçmek ister. Bunun üzerine bülbül dayanamayıp saraya döner, Hükümdar iyileşir ve bülbülü hep seveceğine söz verir. Bu masalda tutarlılığa aykırı unsur, başta sarayın bahçesinde yaşadığı belirtilen ve Hükümdar hariç herkesin bundan haberdar olduğu söylenen bülbülün bir anda mekân değiştirerek ormanda olduğu bilgisinin verilmesidir. Bülbülün ilk olarak nerede yaşadığı hususu belirsizdir. Bu ve bunun gibi unsurlar metinleri anlaşılmaz kılmakta ve metinden gerek dilsel anlamda gerekse değer eğitimi açısından edinilmesi düşünülen faydaların etkisini azaltmaktadır.

5. NİTELİKLİ MASAL ÖRNEKLERİ
Konu olarak fazla derinlik içermeyen ve zayıf karaktere sahip olan masalların yanında nitelikli olarak değerlendirilebilecek masallar da vardır. Tasvirleri derinlikli, karakterleri belirgin, mesajları metin içine gizlenmiş ve sayısı az olan bu türdeki masallara örnek olarak “Hayal Kuşu” adlı masal gösterilebilir. Güzelliği dillere destan olan Prenses Şahane, herkes tarafından çok sevilen biridir. Sarayda onu sevmeyen tek kişi kralın danışmanının kızı Harika’dır. Bir gün Prenses Şahane hastalanır. Yanına kimsenin girmesine izin verilmez. Harika bu duruma içten içe sevinmekle birlikte Prenses’in yanına gitmek için doktorları bir şekilde ikna eder. Prenses Şahane’nin yanına girince onu mutsuz etmek için elinden geleni yapar. Dışarı çıkamadığı için mutsuz olması gerektiğini söyler. Prenses Şahane ona üzüntü böceğinden ve hayal kuşundan bahseder. Hayal kuşuna binip istediği yere gittiğini söyler. Bunu duyan Harika, engellemek için bu haberi hemen Kral’a yetiştirir; fakat durum Harika’nın sandığı gibi değildir. Prenses, Harika’ya hayal kuşunu, okuduğu kitaplar vasıtasıyla istediği yere hayal dünyasında gittiğini anlatmak için kullandığını anlatır. İyice bozulan ve kıskançlığı artan Harika sinirle odadan çıkar. Bu masalda en dikkat çekici özellik, verilmek istenen iletinin doğrudan verilmemesi, satır aralarına gizlenmesidir. Masal kahramanlarından Harika’nın Kral’ın danışmanının kızı olması ve Prenses Şahane ile bir rekabet halinde olması gözde canlanacak şekilde tasvir edilmiştir. Masal iki kahraman üzerinden ilerlemektedir. İkisi de fiziksel olarak güzel olmaları ile ön plana çıkmaktadırlar. İsim seçimleri de bu özelliklerini yansıtan şekildedir. Masalda üzerinde durulan ve insana ait iki özellik iki soyut varlık aracılığı ile anlatılmıştır. Kişinin moralini bozan ve onu mutsuzluğa sevk eden davranış ve düşünceleri üzüntü böceği ile tasvir edilirken; insanın hayal gücünün zenginliği ve bu gücü sayesinde zihnini arındırıp sıkıntıları bertaraf etme becerisi hayal kuşu sembolü ile ifade edilmiştir.
Dergide yer alan diğer masallara ilişkin dikkat çekici unsurlar şu şekildedir: “Define” adını taşıyan metin manzum olarak yazılmıştır. Yazarı verilmeyen bu metin, aslen Mevlana’nın Mesnevisinde geçen bir hikâyedir. “Neşe Doktoru” adlı masalın dua kısmına küçük bir ekleme yapılmıştır. “En Güzel Çiçek” adlı masalda yazar tarafından günümüzdeki değer kaybına bir eleştiri getirilmiştir.

6. SONUÇ
Sonuç olarak, dergideki masalları üç bölüme ayırmak mümkündür. İlki, yazılı ve sözlü kültürde sıklıkla yer bulan ve çoğunluk tarafından bilinen metinler, ikincisi konusu ve şekli itibarıyla yeni olan ve nitelikli olan masallar, üçüncüsü ise kısa, ileti vermeye dönük ve nitelikli olmayan masallar. Masalların 6’sı T. Karabey imzası taşırken geri kalanı imzasız yayımlanmıştır. 2 masalın farklı isimle kısa süre sonra tekrar yayımlanması dergi okurlarına saygı noktasında bir sıkıntı ve özensizliğe işaret etmektedir. Genel bir bakış açısıyla denilebilir ki Türkiye Çocuk dergisinde 2011-2012 yılları arasında yayımlanan masallar birkaçı hariç arzu edilen seviyede değildir.

KAYNAKLAR
Arıcı, Ali Fuat (2012). Masalın Sesi. Ankara: Pegem Akademi Yayınları.
Oğuzkan, Ferhan (2001). Çocuk Edebiyatı. Ankara: Anı Yayıncılık.
Ören, Enver (1981). Başlarken. Türkiye Çocuk, Sayı: 1.
Sever, Sedat (2013). Çocuk Edebiyatı ve Okuma Kültürü. Ankara: Tudem Yayınları.
Şimşek, Tacettin (2002). Çocuk Edebiyatı. Konya: Suna Yayınları.

📆 04 Eylül 2015 Cuma 22:36   ·   💬 0 yorum   ·  
Folklor Akademi Dergisi

YAZARLAR

SÖYLEŞİ

ANKET

Sitemizi nasıl buldunuz?

Sonuçları görüntüle

Yükleniyor ... Yükleniyor ...