MENÜ ☰
Çocuk ve Genç » Hikaye, Manşet, Yazarlar » Nazlı / Mine Taşdemir Kuluç
Mine TAŞDEMİR KULUÇ
Nazlı / Mine Taşdemir Kuluç

Geceleri uyku tutmadı gözümü. Heyecandanmış, annem öyle söyledi. Neşeyle ailece bavul hazırlamaya koyulduk. Hayatımda ilk defa köyümüze gidecek olmanın mutluluğu vardı üzerimde, bir de ilk defa bavul hazırlıyor olmanın. Artık kendimi çocuk gibi değil de bir “genç” gibi hissediyordum. Annem, hazırladığımız son çantanın fermuarını çekiyordu ki son anda durdurdum onu.
“Az daha tablet bilgisayarımı bavula koymayı unutuyorduk, eğer unutsaydık ne yapardım oralarda onca gün!” dedim. Annem bu dediğimi işitince bana acır gibi baktı, sonra zoraki bir gülümsemeyle yüzünü tatlılaştırdı ve “Sen hele köyümüzün tadını bir al, aklına tablet mablet gelmez merak etme.” dedi.
İçimden, “Köy işte… Ne kadar farklı olabilir ki… Bir günde gezersin biter, ertesi gün tabletimde türlü oyunlara, türlü maceralara devam…”diye geçirdim. Annem elimdeki tableti aldı, özenle çantanın en üst boşluğuna yerleştirdi. Ve “İşte tamam, güzel bir tatil için hazırız” dedi.
Tiyatro oyunundan sonra perde kapandığında alkışladığım gibi neşelice alkışladım annemi… Ve iyice büyümüş hisseden kendimi.
Her yer yemyeşildi… Masmavi deniz… Anca televizyonlarda görebileceğim güzellikte bir manzara…
Yol üzerinde piknik için mola verdik… “Mola verdiğimiz yer bile bu kadar güzelse, köyümüz kim bilir nasıl güzeldir” diye mırıldandım. Babam kendisine bir şey dediğimi sandı, “yok bir şey babacığım” deyip gülümsedim. Ve “Hadi hep beraber fotoğraf çekinelim” diye ekledim. Birbirinden güzel bir sürü fotoğraf çekindik. Ve kaldığımız yerden yolculuğumuza devam ettik…
İtiraf etmeliyim ki, köyümüzün girişi bile beni etkilemeye yetti. Çeşmeler, ahşap köprü, camiler… Bu şaşkınlık ve hayranlığımın hayatımda ilk kez bir köy görmeme bağlayan anne ve babama hiç mi hiç katılmıyorum. Köyümüzün yolları bile çok güzel…
Arabayı durdurdu babam, buradan sonrasını taş yoldan yürüyerek gidelim dedi. Arabadan hoplayarak indim, annemin “dur, acele etme yavrum düşeceksin!” demesine aldırış etmeden…
Taşlı yoldan yürümek de, köy çeşmesinden su içmek de çok hoşuma gitti. En çok hoşuma gidense, teyze ve amcaların, yolda karşılaştığımız herkesin anne ve babamı tanıyor olması ve fırından yeni çıkan ekmek sıcaklığında gülümsemeleri oldu…
Ahşap iki katlı bir evin, büyükçe balkonunda bize seslenen birileri dikkatimi çekti… Onlara doğru yaklaştığımda, bize el sallayanların biricik ninemle dedem olduğunu anladım. Öyle bir koştum ki annemin arkamdan söylediği sözlerin sadece bir iki hecesini işittim.
Önce bembeyaz sakalları olan nur yüzlü dedeme sonra canımın içi nineme sarıldım, ellerini öptüm. Ninem, “hemen ellerinizi yıkayın, sizin için köy kahvaltısı hazırladım” deyince, babam ses tonunu ayarlayamadı ve “Allaaaah köy kahvaltısı” diye bağırdı. Hepimiz güldük. Babam biraz utandı galiba, yüzü domates gibi kızardı. Tıpkı anneme şakacıktan yalan söylediğimde annemin “yalanın şakası” olmaz dediğinde yüzümün kızardığı gibi…
Kahvaltıda neler yoktu ki… Köy yumurtası, bahçe domatesinden yapılmış menemen, tereyağı, bal, peynir…
Tereyağına işaret ederek, “bunu sizin için dün akşam yaptım, damdaki ineklerin sütünden. Halis muhlis inek sütünden tereyağı, mis gibi… Tadına bakmayacak mısınız?” dedi ninem.
Tereyağı ve bal sürülmüş köy ekmeği ve yanında ninemin tavşankanı çayı… “Çay da çok güzelmiş” deyince dedem girdi söze:
-Karadenizliyiz uşağım, olsun o kadar. Çay bizim işimuz…
Dedemle ninemin şivesi çok hoşuma gidiyor. Orada her şey doğal, konuşma şekilleri bile…
Ninem beni evlerinin altındaki dama götürdü, baktıkları inekleri gösterdi. Hatta süt sağarken onun fotoğrafını bile çektim. Eve döndüğümüzde sınıf arkadaşlarıma gösteririm diye.
Birkaç gün sonra dedemler bizi yaylaya çıkardı. Öyle güzel öyle güzeldi ki… Orada zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Bahçedeki dallardan meyveler toplamak çok zevkliydi.
Tatil dönüşü arabada, annemin “ Sen hele köyümüzün tadını bir al, aklına tablet mablet gelmez merak etme.” sözü kulağımda yankılandı durdu. Her zamanki gibi annem gene haklı çıkmıştı, tatil boyu tabletimi fotoğraf çekmek dışında hiç kullanmamıştım…
Babam seneye yazın gene beni köyümüze götürme sözü verdi. Şimdiden oradaki her şey gözümde tütüyor… En çok da dedemlerin yaramaz buzağısı: Nazlı…

📆 16 Mayıs 2021 Pazar 16:16   ·   💬 0 yorum   ·  
Folklor Akademi Dergisi

YAZARLAR

SÖYLEŞİ

ANKET

Sitemizi nasıl buldunuz?

Sonuçları görüntüle

Yükleniyor ... Yükleniyor ...