MENÜ ☰
Çocuk ve Genç » Makale, Manşet, Yazarlar » Mevlana İdris Zengin’in ‘Korku Dükkânı’ Adlı Eserinin İçerik Açısından İncelenmesi / Doç.Dr. Raşit KOÇ – Doç.Dr. Tahir ZORKUL
Doç.Dr. Raşit KOÇ
Mevlana İdris Zengin’in ‘Korku Dükkânı’ Adlı Eserinin İçerik Açısından İncelenmesi / Doç.Dr. Raşit KOÇ – Doç.Dr. Tahir ZORKUL

Bu makale, 20-22 Ekim 2017 tarihlerinde düzenlenen IV. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu’nda Doç.Dr. Raşit KOÇ ve Doç.Dr. Tahir ZORKUL tarafından bildiri olarak sunulmuştur.

ÖZET

Çocukluk insan hayatının en hassas ve müstesna dönemidir. Bu dönemde çocukların karakterleri aile başta olmak üzere yakın çevreden ve eğitim kurumlarından alınan bilgi, görgü ve terbiye ekseninde gelişir. Çocuk, her türlü kin ve garazdan uzak, art niyetsiz, peşin hükümsüz ve tarafsızdır. Bu çağda, edinilen bilgiler çocuğu yoğurur ve onun kişiliğini şekillendirir. Çocuğun yaratılışında olan duygular onun iyiden, güzelden ve sevgiden yana olmasını sağlar. Doğuştan gelen bu güzel duygularla beraber hayat içerisinde var olan diğer hissiyatlar da zaman içerisinde tanınır ve yaşanır.

Bu amaçla çocuk edebiyatı yazarları, çizerleri, şairleri didaktik ve hikemi olmaktan ve çocukları sıkmaktan uzak durarak çocukların anlayacağı bir dil ve anlatım yolu kullanmayı tercih etmelidirler.

Çocuk edebiyatı alanında eser veren önemli isimlerden biri de Mevlâna İdris Zengin’dir. Zengin, kendine mahsus üslubuyla kaleme aldığı kitaplarıyla çocukları eğlendirirken düşündürmek ister.

          Bu çalışmada Mevlana İdris Zengin’in “Korku Dükkânı” adlı eseri dil, anlatım, üslûp ve çocuklara verdiği mesajlar yönünden değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Mevlâna İdris Zengin, çocuk edebiyatı, dil, anlatım.

 GİRİŞ

Çocuk her türlü kin ve garazdan uzak, art niyetsiz, peşin hükümsüz ve tarafsızdır. Kalpleri iyilikle çarpan bütün çocuklar, altın birer yürek taşır ve onlar daima iyilerden, düşkünlerden, mazlumlardan ve ailelerinden yana olurlar. Diğer taraftan çocukluk ise, insanoğlunun hayatının unutamadığı en güzel dönemidir (Çalışkan,2001:409). Çocuk, kinden nefretten uzak, saf, sevgi dolu, ayrımcılığı ve kötülüğü bilmeyen tek yönü güzellik ve sevgi olan eşsiz bir varlıktır.

Çocuk edebiyatı ise devasa bir varlık olan çocuk ile söz sanatlarının, edebi oyunların, hayali sevgilerin, efsanevi aşkların yer aldığı edebiyat sanatının bir arada kullanılmasıyla ortaya çıkmış bir türdür. Sever’e göre ise çocuk edebiyatı, erken çocukluk döneminden başlayıp ergenlik dönemini de kapsayan bir yaşam evresinde, çocukların dil gelişimi ve anlama düzeylerine uygun olarak duygu ve düşünce dünyalarını sanatsal niteliği olan dilsel ve görsel iletilerle zenginleştiren, beğeni düzeylerini yükselten ürünlerin genel adıdır (Sever, 2003:9).

İnsanlar ilk çağlardan beri çocukları eğitmek ve oyalamak için masallara, hikâyelere, tekerlemelere, bilmecelere başvurmuşlardır. Bu türler aynı zamanda çocukların dil, duygu ve düşünce gelişimine de katı sağlamıştır.

  1. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ

Çocuk edebiyatı alanında değişik türde ve konuda pek çok eser verilmiştir. Bu konuda eser verenlerden biri de Mevlana İdris Zengin’dir. Zengin, ‘Korku Dükkânı’ adlı eserinde çocuksu korkuları çocuğa özgü bir hissiyat ve yaklaşım tarzıyla ele almıştır. Çalışmamızda Mevlana İdris Zengin’in bu eserinde yer alan korkular dil, anlatım ve içerik yönünden incelenecektir.

  • DENEYSEL ÇALIŞMA, ANALİTİK ÇALIŞMA VEYA ANAKONU MEVZUU

Çalışmada betimsel bir yöntem olan döküman analizi yöntemi kullanılacaktır. Tarama modelleri, geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır. Tarama modellerinde amaçların ifade edilişi genellikle soru cümleleri ile olur. Bunlar: “Ne idi?”, “Nedir?”, Ne ile ilgilidir?” ve “Nelerden oluşmaktadır?” gibi sorulardır (Karasar, 2009: 77).

  • BULGULAR VE/VEYA TARTIŞMALAR

Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesinde doğan Mevlana İdris Zengin, yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptı. Çocuklar için masal ve öyküler yazan Zengin’in şiirleri İkindiyazıları, Albatros, Diriliş, ve Dergâh dergilerinde yayımlandı. Çocuk edebiyatı alanında ödüller aldı. Masal, hikâye ve deneme türlerinde de eserleri bulunan şairin; Kuş Renkli Çocukluğum (1987), İyi Geceler Bayım (1997) adlı iki şiir kitabı vardır (Avcı, 2008:213).

Mevlana İdris zengin, farklı üslubu ve sorun odaklı masallarıyla çocuk edebiyatının dikkat çeken isimlerinden biridir. Masallarında, gerçek dünyaya ait savaş, ölüm, açgözlülük, para hırsı gibi temel sorunları çocuksu bir saflıkla işleyerek, okuyucularının anlayabileceği bir kıvama getirdiği görülür (Ulutaş ve Işık, 2015:2120).

Edebiyatta olaylar her ne kadar fantastik bir kurguyla ele alınırsa alınsın iyiler hep iyi, kötüler hep kötü şeklinde aktarılamaz. Böyle bir durum çocukların kişiliğinin gelişmesini olumsuz etkiler. Mevlana İdris Zengin savaş, ölüm, açgözlülük, para hırsı, korku gibi dünya gerçeklerini çocuk duyarlılığına uygun şekilde işlemiş, çocukların anlayabileceği ve yorumlayabileceği bir seviyeye indirmeyi başarmıştır. Korku Dükkânı’nda Mevlana İdris çocukların korkularını çocuksu bir bakış açısıyla aktarırken beraberinde çocuklara ders verme ve eğitme amacı da gütmektedir. Kitapta işlenen korkuları; çocukların meslek seçimi ve toplumun buna etkisi, çocuklara kültür ögelerini, deyim ve atasözlerini sezdirme amacı güdenler, çocuklara sorumluluk bilinci yükleme, çocuklara insani duyarlılık kazandırma çabası güdenler gibi başlıklar altında ele alabiliriz.

  1. Çocukların Meslek Seçimi ve Toplumun Buna Etkisini Yansıtan Korkular:

Bomba uzmanı olduğum

zaman bombanın elimde

patlayacağından koruyorum.”

Çocuklar için meslek seçimi her ne kadar ergenlik döneminin sonunda başlasa da temelleri çocukluk döneminde atılmaktadır. Yukarıdaki korkuda mesleklerin risklerine değiniyor. Böylelikle çocukların meslek seçerken yaşayacakları endişeleri çocukça bir saflıkla dile getiriyor. 

            “Önüme bir piyano konulmasından

Korkuyorum. Çünkü ben piyano değil,

            keman çalarım.”

Burada meslek seçimi ya da hobi üzerinde durularak çocukların kendi yeteneklerinin dışında başka bir alanda kendilerini göstermeleri isteneceği korkusu vurgulanmaktadır. Zira çocuklar meslek seçerken veya herhangi bir sosyal etkinliğe yönlendirilirken aileler çocuklarının tercihlerinden, ilgi alanlarından ziyade kendi ilgileri doğrultusunda onları yönlendirmek istemektedirler. Bu durumu şair çocuğun iç dünyasında yaşadığı bir korku hali olarak dile getirmektedir.

Bir başka korku da çocukların ilgileri ve kabiliyetleri olmayan alanlara zorlandıklarında yaşayabilecekleri mizahi bir şekilde şöyle anlatılır:

            “Resim yaparken adamın

            yüzünü armut gibi

çizmekten korkuyorum.”

  • Çocuklara Kültürel Unsurları (Deyim ve Atasözlerini) Kullanma Amacı Taşıyan Korkular:

Vapurda denizde dolaşırken

denize düşmekten korkarım.

Çünkü yılana sarılmak gibi bir

sonuç hoşuma gitmiyor.”

Bu korkuda, “denize düşen yıla sarılır” atasözü yetişkinlerin kullandığı mecazlı anlatımın dışında gerçek anlamı esas alınarak kullanılmaktadır. Yaşı gereği bu tür kalıplaşmış sözlerdeki mecaz anlamı sezinleyemeyen çocuğun atasözüne yüklediği görünen, somut anlam çocukta bir korkuya sebep olmaktadır. Fakat bu korku aracılığıyla örtük amaç sezdirme yoluyla atasözünün kullanımını öğretmek de olabilir.

Benzer durum başka bir korkuda iki deyim için söz konusudur.

            “Samanlıkta iğnemi kaybetmekten

korkuyorum. Çünkü ben iğneyle

kuyu kazmayı düşünüyordum.”

Bu korkuda, ”samanlıkta iğne aramak” ve “iğneyle kuyu kazmak” deyimlerine atıf yapılmaktadır. Yine örtük olarak bu kalıp sözlerin kullanımı öğretilmek isteniyor olabilir.

            “Beslediğim karga bir değil de

iki gözümü oyacak diye çok

korkuyorum.”

Burada yaşanan korku da daha önceki kalıp ifadelerde yaşanan korkulara benzerdir. “Besle kargayı oysun gözünü” atasözüne yapılan göndermeyle iyilik yaptığımız kişilerin bize karşı gösterecekleri nankörlüğün boyutunun bizim tahmin edebileceğimizden de fazla olabileceği korkusu yaşanmaktadır.

            “Hamama girip terlememekten

Korkuyorum. Çünkü bu davranışımla atalarımı

Haksız çıkarmış olmak gibi bir durum var.”

Bu korkuda çocukça bir hissiyatla hamamda terlememe ataları haksız çıkarmak anlamında yorumlanır. Çünkü “Hamama giren terler” atasözü çocuğun düşünce dünyasında mecaz manada değil de gerçek manasında karşılık bulmaktadır. Bu durumda yazar aslında bazı atasözlerinde söylenenlerin genel geçerliği olamayacağını dile getirmektedir.

            “Öldüğüm zaman meleklerin

            sorularına doğru cevap

verememekten korkuyorum.”

Burada korkulması gereken ölümün bizatihi kendisi değil de, öldükten sonra hayattayken yapılanların hesabının verilemeyecek olması anlatılmakta ve çocuklara, hesabını veremeyeceğimiz işlerden geri durmamız gerektiği ve dini bilgilerin öğrenilmesinin gerekliliği sezdirilmek istenmektedir.

  • Çocuklara Sorumluluk Bilinci Yükleme Amacı Taşıyan Korkular:

Lunaparkta kafama

Göre cav cuv yaparken

Eve dönecek paramın

Bile kalmadığını

Farketmekten

Korkuyorum.”

Bu bölümde çocukların yaptıklarının kendilerine ne gibi sorumluluklar ve sıkıntılar getirebileceğini düşünmeleri bir korku olarak verilerek çocukların kafalarına göre her istediklerini yapmalarının bazı sıkıntıları da beraberinde getirebileceği mesajı (korku) olarak verilmektedir.

            “Herkesin ortasında seçtiğim bir

            karpuzun kabak çıkmasından

            korkuyorum.”

Bu sıradışı korkuyla aslında çocukların yaptığı bir işin sonucunda istenilmeyen durumlarla karşılaşabileceklerinden doğan bir korkuya yer verilmiştir. Karpuz burada sadece bir semboldür.

  • Çocuklara İnsani Duyarlılık ve Bilinç Kazandırma Çabası Güden Korkular:

“Tavşanıma verdiğim havucun bayat

olmasından çok korkuyorum.

Tavşana saygısızlık bu.”

“Islandıktan sonra kurumamaktan

Korkuyorum. Hep ıslak olarak

Dolaşamam. Ben solucan değilim.”

Kış gelince yoksullar ve kuşlar

açlıktan, soğuktan ölecek diye

korkuyor ve üzülüyorum.”

Bu korkularla yazar çocukların diğer insanlara ve hayvanlara karşı bir sorumluluk duygusu geliştirmelerini sağlamak istemiştir. Yaşadığımız dünyada yalnız olmadığımızın bilinmesi ve çevremizdeki diğer canlılara karşı sorumluluk hissiyle hareket etmemiz gerektiği gerçeği çocukça bir eda ile korkular şeklinde verilmiştir. Eserin isminin “Korku Dükkânı” olması verilmek istenen mesajların çocuksu kaygılar ve korkular şeklinde verildiğinin bir delilidir.

            “Durmadan televizyon izliyorum ama bir

            Gün kendimden geçmiş bir halde

            Televizyon izlerken, televizyonun bommm

Diye patlamasından çok korkuyorum.”

Bu korkuda günümüz çocuklarının televizyona olan bağımlılığı yine bir çocuk saflığı ile aşırı televizyon seyretmekten televizyonun patlayacağını zannetme korkusuyla ironik bir biçimde verilmektedir. Böylece televizyona veya farklı eğlence araçlarına aşırı bağlı olmanın doğurabileceği psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklara dikkat çekilmektedir.

            “Okuduğum güzel bir kitabın

            en heycanlı yerine gelmişken

            sayfanın o kısmının yırtılmış

            olmasından korkuyorum.”

Bu korkuyla da çocuklara kitap kullanımı konusunda mesaj verilmek istenmekte, kitap okurken kitabın sayfalarına zarar vermemek gerektiği ya da herhangi bir yerden ödünç kitap aldığımızda o kitabın bir bölümünü koparıp almamın bizden sonra o kitabı okuyacaklar/kullanacaklar için hiç de iyi bir durum olmadığı vurgulanmak istenmiştir. Bir diğer korkuda ise yazar, kitap okuyan çocukların kitap okurken hayallere fazla dalmalarının onları kitap okumaktan alıkoyabileceğini şöyle anlatır:

            “Hayaller beni alıp

            gittiklerinde bana kitap

okutmayacaklar diye

korkuyorum.” 

Günümüzde çocukların abur cubur şeylere olan düşkünlüğü çocukça bir anlatımla şu şekilde verilmektedir:

            O kadar çok çikolata yiyiyorum ki..

            Babamın parasının bitmesinden

veya dişsiz kalmaktan

korkuyorum. İkisi de kötü.”

Görüldüğü gibi çocuk çikolataya olan aşırı düşkünlüğünün hem dişlerinin dökülmesine hem de babasının parasının bitmesine yol açabileceği korkusunu yaşamaktadır. Verilmek istenen mesaj yine çocuk saflığıyla, onların anlayabileceği veya yaşayabileceği korkular şeklinde verilmektedir.

İnsanlık için en büyük felaketlerden birisi olan savaşın sebep olduğu acılar çocuk düşüncesinde ve dünyasında değişik korkular olarak kendini göstermektedir.

            “Bence savaş korkulacak bir şey değil,

            savaştan sonra annesiz babasız kalmak

asıl korkunç olan bu.”

            “Kafama atom bombası

            düştüğü gün gözlerimin kör

            olmasından korkuyorum.”

Çocuk saflığı savaşın büyük felaketlerinin ancak kendisine yansıyan tarafını görebilmekte fakat bu saflık savaşın ne büyük bir trajedi olduğunu anlatmaya yetmektedir. Yazar, bu şekilde savaşın zararlarını, çocuğa ve insanlığa olan yıkıcı etkisini çocuk bakış açısıyla ortaya koymuştur.

  • SONUÇ

Çocuk edebiyatının temel sorumluluğu, çocuklara dilin ve resmin olanaklarıyla kurgulanmış yeni yaşantılar sunma olmalı, sunulan yaşantılardan çıkarsamalar yapma sorumluluğu ise çocuğa bırakılmalıdır (Maltepe 2009:401). Mevlana İdris Zengin dilin ve resmin oranlarını başarılı bir şekilde kullanarak çocuk dünyasına uygun bir şekilde işlemiştir.

Mevlana İdris “Korku Dükkânı” adlı kitabında çocukların dünyasında yer alan farklı konuları/korkuları çocuk duyarlığıyla ele almıştır. Esasında bu korkuları mesaj ve ders verme aracı olarak görmüştür. Çocuğun dünyasında yer alan toplumsal, bireysel konulara sıkça değinmiş ve çocuğun hayatında olması gereken değerleri sezdirmeye çalışmıştır. Kitapta yer alan çeşitli korkularla çocuklara hayvan ve doğa sevgisi, diğergamlık, zamanı ekonomik kullanma, tasarruf, dengeli beslenme gibi konuları kavratmayı amaçlamıştır. Böylece çocukların olumlu tutumlar edinmelerine katkı sağlamak ister.

Çocuklara tavsiye edilecek bir eser olan “Korku Dükkânı” ile çocuklar farklı bir yaklaşımla eğlenceyle birlikte kendilerini hayata hazırlayacak olan pek çok olumlu tutum ve davranış edinebilecek ve bu sayede kendilerini geliştirme imkânına kavuşacaklardır.

KAYNAKLAR

Avcı, R., (2008). Kahramanmaraşlı Şairler Antolojisi. Kahramanmaraş: Fersa Matbaacılık.

Çalışkan, A., (1993). İslâmî Çocuk Edebiyatı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi: Sayı:12-13,ss:409-435.

Karasar, N., (2009). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Nobel Yayınları.

Maltepe, S., (2009). Türkçe Öğretmeni Adaylarının Çocuk Edebiyatı Ürünlerini Seçebilme Yeterlilikleri. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi: Cilt:12, Sayı: 21, ss. 398-412.

Sever, S., (2003). Çocuk ve Edebiyat. Ankara: Kök Yayıncılık.

Ulutaş,N. ve Işık, R., (2015). Çocuk Kitaplarında Eğitim Olgusu. International Journal of Languages’ Education and Teaching.Special Issues UDES 2015, p. 2112-2123.

📆 26 Haziran 2021 Cumartesi 00:26   ·   💬 0 yorum   ·