MENÜ ☰
Çocuk ve Genç » Hikaye, Manşet, Yazarlar » Kimsesiz Çocuklar / Selin Uçar
Selin UÇAR
Kimsesiz Çocuklar / Selin Uçar

“Anne lütfen, anlat artık!”
Neredeyse bir saattir peşimde gezen kızımın yüzüne sonunda iç geçirerek baktım. Neden bu kadar ısrarcıydı ki? Küçük bedeniyle bir kuyruk gibi arkama takılmıştı ve bu ısrarı, sonunda onu ellerim arasına alıp koltuğa oturtmamla son bulmuştu.
“Tamam, söyle bakayım. Neyi anlatayım?” Onun karşısındaki koltuğa oturdum ve yüzüne baktım.
“O yolda gördüğümüz çocuğa neden öyle yaptın?” Sesi merak eder gibiydi. Ama ben, neredeyse ne yaptığımı bile hatırlamıyordum.
“Ne yapmışım?” diye sordum.
“Onun yanına gidip ona sarıldın, çikolata ve bisküvi verdin. Onu tanıyor muyuz?” O kadar alışkın olduğum bir şeydi ki bu, artık garipsemiyordum. Yıllardır, sokakta gördüğüm kimsesiz çocuklara dair içimde hep sıcak bir tavır olmuştur. Bunun nedeniyse, kızıma anlatmakta bir sakınca görmediğim, çocukluğumdan kalma bir olaydır.
“Hayır, tanımıyoruz. O çocuk kimsesiz. Yani senin gibi annesi ve babası yok, ben de onu mutlu etmek için ona sarıldım ve çikolatayla bisküvi verdim.” Kızımın gözleri parladı ve “Vay canına! Çok iyi yapmışsın anne.” diyerek bana sarıldı. Ben de ona sarıldıktan sonra, “Peki bunun hikâyesini dinlemek ister misin?” diye sordum.
“Evet!” dedi heyecanla. Anlatmaya başladım.
“Senden bir-iki yaş büyüktüm. Yaşadığımız üç katlı evin köşesinde bir bakkal vardı. Annem bana ne zaman harçlık verdiğinde, biriktirme ihtiyacı hissetmeden bakkala koşardım. Bakkaldaki amca bile benim koşuşumu gördüğünde, “Geliyor bizimki.” diyerek gülerdi.”
“Sonra ne oldu?” diye atıldı kızım.
“Yine bir gün, annem bana harçlık vermişti. Üstelik o gün bayramdı. Bizim bakkalımız da bayram günleri, özel bir şekerleme çıkarırdı. Bu şekerleme diğerlerinden daha lezzetli olduğu ve sadece bayram günlerinde çıktığı için bizim çocuklarla bu şekerlemeye “özel bayram şekeri” diyorduk. Bense, paramı cebime atıp ikişer ikişer merdivenleri inmiştim bile. Temiz bayram eteğim, ben koştukça uçuşuyordu. Hemen bakkala fırlayıp, “Hasan Ağabey, Hasan Ağabey! Bana, özel bayram şekerinden verir misin?” ” dedim ve mutlulukla şekerlemelere baktım. Artık Hasan Ağabey bile bizim bu deyişimizi benimsemişti, “özel bayram şekeri”, artık herkes için aynıydı. O, bana koca bir özel bayram şekerini uzatırken paramı verdim ve bakkaldan çıktım.
Heyecanla paketi açıp şekerimi yemeye başladım. Normalde eve giderdim ama şekerim bitene kadar kaldırımda oturmaya karar vermiştim. Diğer çocukların da benim şekerimi görmesini istiyordum.
Yavaş yavaş şekerimi yediğim sırada, küçük adımlarla bir çocuk yaklaştı bakkala. Gözüm, çocuğun üstünde gereğinden fazla takılmıştı. Ama ne yapabilirdim? Yamalı pantolonu, yırtık gömleği ve dağınık saçlarıyla biraz kötü bir görüntüsü vardı. Hele ki bir bayram gününde hiçbir anne ve baba çocuğunu böyle dışarı salmazdı benim bildiğim. Üstelik bu çocuğu tanımıyordum, galiba buralarda yeniydi. Elindeki beş kuruşları sayarak bakkala girdi.
Çocuk bakkaldan çıkana kadar oraya bakmıştım. Zaten birkaç saniye sonra da çocuğun gerisin geri çıktığını gördüm. Ellerini yanına indirmişti, mutsuzdu ve de gözleri dolmuştu. Onun için üzülmüştüm. Acaba parası yetmemiş miydi? Çocuk mutsuzca tekrar bakkala baktı ve önüne dönüp yürüyecekken bakışlarımız birleşti. Çocuk, gözlerini kaçırmadan bana baktı. Saçımdan ayakkabılarıma kadar beni süzdü ve bakışları, en son elimde son buldu. Evet, elime bakıyordu. Özel bayram şekerimi tuttuğum elime. Yarısı yenmiş şekere uzunca baktı, daha da üzüldüm. Ayağa kalktım ve ona seslendim. “Baksana, paran yok mu senin?”
Aslında kötü bir niyet taşımayan cümlelerimin farkına vardığımda, düşüncelerimi kaba bir şekilde ifade ettiğimi anladım. Çocuğunsa utancından yanakları kızarmıştı ve arkasını dönüp koşmaya başladı.
Ama arkasını dönmeden önce yanağından süzülen gözyaşını görebilmiştim. Artık ne iştahım kalmıştı ne de hevesim. Özel bayram şekerimi kaldırımın kenarına bırakarak evime doğru yürüdüm.”
“Ya…” dedi kızım, üzgün bir suratla. “Peki ya sonra?”
“Sonrası böyle işte,” dedim kızıma gülümseyerek. “O günden sonra bir daha özel bayram şekeri almamıştım. Bazen gitmiştim bakkala ama öylesine işte. O çocuğu o günden sonra göremedim ve ben de artık sokakta gördüğüm kimsesiz çocukları bir anlığına da olsa mutlu etmeye çalıştım.”
Kızım, minnet dolu gözlerle bana bakıyordu. “Sen çok iyi birisin.” diyerek yanıma geldi ve bana sarıldı. Bu anıyı irdelemek iyi olmuştu. Çünkü hiçbir çocuğun gözyaşlarının hiçbir şeye değmeyeceğini bir kez daha anlamıştım.

Galeri
📆 18 Nisan 2021 Pazar 18:18   ·   💬 0 yorum   ·