Okuldan çıktım. Eve gidiyordum. Bir yandan da ödevleri düşünüyordum. Bu kadar çok ödevi hafta sonunda nasıl bitireceğim? Dinlenmeye vaktim olacak mı? Nihayet eve geldim. Kapıyı açar açmaz bütün dikkatimi açlığıma yöneltecek bir koku kucakladı beni. Ellerimi yıkayıp mutfağa daldım. Yemeğimi yedim. Biraz dinlendikten sonra ödevlerime başladım.
Ödev yaparken yağmur başladı. Her zaman yaptığım gibi kestirmeden balkona atladım. Odamın balkona açılan penceresi alçak olduğu için kapıyı dolaşmak yerine pencereden balkona geçmek hoşuma gidiyor. Biraz önce annemin yemeğinin kokusuyla dolan burnuma bu sefer toprağın kokusu geldi. Yağmurun buharıyla yükselen toprağın kokusunu soluyarak dışarıyı izledim. İzlerken yağmurdan kaçan insanları seyrettim. Islanmamak için insanlar oraya buraya kaçışıyordu. Yaşlılar ise olan güçleriyle koşturuyorlardı. Şemsiyeler rüzgârdan dolayı işe yaramıyordu.
Sokağa doğru bakarken fark ettim. Karşımızdaki evde oturan arkadaşım Özlem’in köpeği de dışarı çıkmış. Yağmurdan sırıl sıklam olmuştu. Bahçe kapısının önünde büzülmüş bekliyordu. Onu görünce hemen aşağıya koştum. Alıp eve getirdim. Balkona bıraktım. Eski bir havlu ile tüylerini kuruladım. Altına biraz karton serdim. Yemek doldurduğum yoğurt kabını önüne bırakınca aç kurtlar gibi saldırdı. Anneme takıldım:
— Bak senin yemeğinin kokusunu alınca karşı komşumuz bile davetsiz misafirliğe geldi.
Annem hem esprime güldü, hem hafif kızar gibi baktı. Ardından ödevlerimi hatırlattı. Yarım kalan ödevimin başına geçtim. Yeniden ödevimi yapmaya başladım. Ödevimin yarısı bitmişti. Sadece matematik kaldı. Onu da cumartesi gününe bıraktım. Hâlâ yağmur yağmaya devam ediyordu. Birden şimşek çaktı. Odamın her yeri aydınlandı. Çok korktum. Korkum geçince balkondaki köpek aklıma geldi. Pencereye koştum. Balkonun bir köşesine büzülmüş duruyordu. Eski bir ceket vardı dolabımızda kullanmadığım. Onu dolaptan çıkardım. Pencereden balkona geçtim. Köpeğin üzerine o eski ceketi iyice örttüm. Soğuktan titrediğini gördüm. İyi ki ceketi örtmek aklıma gelmişti. Sabaha kadar donacakmış soğuktan. Sokaklar boşalmıştı. Dışarıda kimse kalmamıştı. Annem odama girdi. Benden yatmamı istedi. Vakit iyice ilerlemişti. Dişlerimi fırçalayıp yatağıma uzandım. Sonrasını hatırlamıyorum. Derin bir uykuya dalmışım.
Sabah kalktım. Etrafa bakındım. Hava güzeldi. Ağaçların altları, apartmanların bahçe tarafları ıslaktı. Sokaklarda ise her yer kurumuştu. Arkadaşıma köpeğini götürdüm. Bir ev sahibi olarak misafirimi evine kadar uğurlamış oldum. Bu davranışım arkadaşımın ve ailesinin çok hoşuna gitti. O gün sanki onlarda daha bir özel misafir olarak kabul edilmiştim. Günüm çok güzel geçti. Bütün gün onların bahçesinde oyun oynadık. Köpekleri de etrafımızda dolaşıp durdu. Bana teşekkür eder gibi bir hâli vardı. İyi bir komşu ve iyi bir ev sahibi olduğumu yaşayarak görmüştü. Ama annemin ceket için bana nasıl kızdığından haberi yoktu.