Doç.Dr. Raşit KOÇ
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü
ÖZET
Çocuk edebiyatı türleri arasında yer alan türlerden birisi de çizgi romanlardır. Çocuk edebiyatı kavramına, masalların ya da fablların çocuklara okutulmasının uygun olup olmadığına dair tartışmalar gibi çizgi romanların çocuklar için uygun olup olmadığıyla ilgili de tartışmalar mevcuttur.
Ortaya çıkışı ilk insanın mağara duvarlarına yazdığı kabartmalara kadar götürülse de bildiğimiz manada çizgiyle yazının bir arada yer aldığı eğlendirmek ve eğitmek amacı güden çizgi romanın ortaya çıkışı 18. yüzyıla rastlamaktadır. Cartoon (çizgi resim) sözcüğü ilk kez 18. yüzyılda Ressam William Hogart’ın resimle yazıyı birleştirdiği ve resim serileri çizdiği çalışmaları için kullanılmıştır. Sonradan çizgi romanların önemli bir öğesi olacak olan balonlar da ilk kez Hogart tarafından kullanılmıştır. Hogart, birçok kaynakta çizgi romanın öncüsü olarak kabul edilmiştir.
Çizgi romanın ilk örneği olarak genellikle Richard Fenton Outcalt’in “The Yellow Kid” (Sarı Çocuk)” (1896) gazete bandı gösterilir.
İlk ortaya çıktığında abartılmış bir biçimde karikatür çizimleriyle hazırlandığı ve gülmece ağırlıklı olduğu için, çizgi romanlar bazı ülkelerde gülünçlükler anlamına gelen “Comics”, “funnies” gibi isimlerle anılmıştır.
Türkiye’de basılı ilk çizgi roman örneği 1852 yılında Hosvep Vartanyan Paşa’nın yazıp çizdiği Ermenice harfli Türkçe eser olan “Boşboğaz Bir Adem”dir. Türkiye’de Türkçe basılı yayınlarda yayınlanan ilk çizgi roman örneği ise 24 Nisan 1869 tarihli İstanbul adlı gazetede yayınlanan çizgi romandır.
Türkiye’de çizgi roman serüveni 1930’larda ABD’li bir seri olan ‘Flash Gordon’un ‘Baytekin’ olarak Türkçeleşmesiyle başlar. 1950 ve 60’larda tam bir çizgi roman çılgınlığı yaşanır.
Bu çalışmada, çocuk ve gençlik edebiyatı alanında özel bir yere sahip olduğunu düşündüğümüz çizgi romanlar üzerine yapılan tartışmalardan yola çıkarak çizgi romanların eleştirildiği gibi boş vakit eğlencesi mi yoksa çocukları ve gençleri eğlendiren, eğlendirirken de eğiten, onlara okuma alışkanlığı ve okuma sevgisi kazandırmada önemli bir vasıta olan eserler mi oldukları üzerine bir değerlendirme yapılacaktır.
Anahtar kelimeler: Çocuk ve gençlik edebiyatı, çizgi roman, eğitsellik.
GİRİŞ
Çizgi roman başlangıçta sadece mizaha yönelik bir çalışmaydı. Çizgi roman daha çok kendini çocukların dünyasında bulur. Uzun süre küçüklere yönelik bir alt sanat olarak hor görülen, batı ülkelerinde kurallara bağlanan, sosyalist dünyada ise yasaklanan çizgi roman, 1960Lı yıllarda, bir pedagojik araç halini alır ve benimsenir. (Güleryüz, 2003: 313).
Çizgi romanlar çocuk edebiyatı türlerinden masala benzetilmektedir. Çizgi romanlardaki kahramanlar da masal kahramanları gibidir. Onlar da ölmezler, yaşlanmazlar, evlenmezler, zaman ve yer sınırlamalarından etkilenmezler, iyinin ve doğrunun yanında yer alırlar. Çizgi romanlarda da masallardakine benzer şekilde bitkiler, hayvanlar konuşur. Olağanüstülükler yaşanır. Çizgi romanların masallardan farkı olayları resim ve yazı bütünlüğüyle anlatmalarıdır. Masallar gibi çizgi romanlar da eğlendirirken düşündüren bir nitelik taşırlar.
Çizgi romanın masal türü ile benzeyen yönlerini Mustafa Ruhi Şirin (2007:139) şöyle açıklamıştır: Çizgi romanlar romantik çocukluğun resimli masalları mıydı? Yoksa, masallarını yitirmekte olan çocukluğu besleyen deve gücü tazı hızı şerbeti mi? Çizgi romanı, biçimi, yapısı ve işlevi açısından masala benzetenlerin sayısı bir hayli fazla. Çizgi roman, masalın yerine ikame edilmiş resimli edebiyattır. Masalın kahramanları gibi çizgi roman kahramanları da asla yaşlanmaz ve ölmezler. Çizgi roman tıpkı kitle romanı gibi, efsanelerden, masallardan ve halk hikâyelerinden beslenir. Başka bir deyişle çizgi roman, modern çağda masalın yerine ilk göz koyan bir ifade biçimidir.
Çizgi roman, çocuklarda hareket ve serüven duygusuna cevap verir. Olayların hızlı akışı, öykünün kısa oluşu ve metnin kolay okunması, çizgi romanları ilginç kılan özelliklerden birkaçıdır. Ayrıca kolay elde edilebilmesi, değiş tokuş yoluyla paylaşılması ve arkadaş çevresinde ortak hobi oluşturmasıyla da çizgi roman çocuklar için ilgi çekicidir (Şimşek 2005:168).
ÇİZGİ ROMANIN TARİHÇESİ
Çizgi romanın başlangıç noktası olarak kimi tarihçiler, tarih öncesi mağara çizimlerini, kimi tarihçiler Mısır hiyerogliflerini, kimi de Ortaçağ’ın Bateux dokumalarını referans göstermiştir. İnsanoğlunun evrimleşme sürecinde, sözlü iletişimin başlanmasından ve yazılı iletişimin gündeme gelmesine kadar uzanan dönemde, söz ile çizginin baş başa geliştiğini, çizgilerin ve simgelerin kullanımı ile yazının bulunduğunu düşünürsek mağara resimleri ile başlayan çizim macerasının nereden geldiği daha net görülmektedir (Öktem 2010:3).
Cartoon (çizgi resim) sözcüğü ilk kez 18. yüzyılda Ressam William Hogart’ın resimle yazıyı birleştirdiği ve resim serileri çizdiği çalışmaları için kullanılmıştır. Sonradan çizgi romanların önemli bir öğesi olacak olan balonlar da ilk kez Hogart tarafından kullanılmıştır. Hogart, birçok kaynakta çizgi romanın öncüsü olarak kabul edilmiştir (Tuncer 1993; Akt. Ertemsir 2011: 64).
Dünya’da Çizgi Roman
Çizgi romanın ilk örneği 1886 yılında yayınlanan Sarı Çocuk’tur. Bu çizgi romanı özel yapan şey, olayların tek bir karakter üzerinden gelişmesi ve resimlerin yanında yazıların da kullanılmasıydı. Bu bandın ana karakteri olan Sarı Çocuk, konuşma balonlarının yanı sıra tişörtünün üstüne yazılı replikleriyle yazı ve resmin bütünleşmesinde bir adım daha atmıştır. Benzer çizgi bantların da ünlenmesiyle gazeteler satışlarını çoğaltmak için çizgi bantlara daha da sık başvurmuştur. İlerleyen yıllarda çizgi romanlar dergi boyutunda yayımlanmaya başladı. Bu sebeple sadece çizgi roman yayınlayan yayınevleri kuruldu.
1930’lu yıllarda çizgi romanlar çok büyük satış rakamlarına ulaşır. En çok satan çizgi romanlardan biri de Superman’dir. Bu çizgi romanlar gençler arasında salgın gibi yayılmış, zamanın kültürünü çok ciddi bir şekilde etkilemiştir.
II. Dünya Savaşı sonrası süper kahraman çizgi romanları popülerliğini yitirdi. Onun yerine suç, gerilim, polisiye, bilim kurgu konularını işleyen çizgi romanları popüler oldu. Fakat bu çizgi romanlarda uzun süre dayanamayıp halkın tepkisini çekti. Çizgi romanlardaki korkunç öğeleri çocukların ruhsal sağlığı için tehdit olarak gören bir kesim yüzünden Amerika’da çizgi romanlara sansür uygulanmaya başlamış ve çizgi romanın altın çağı böylece sona ermişti.
60’lı yıllarda Marvel adındaki bir şirket çizgi roman piyasasını yeniden canlandırdı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra popülerliğini kaybeden süper kahraman çizgi romanları geri döndü. Marvel şirketinin sahibi Stan Lee süper kahramanlara insan özellikleri de ekledi. Böylece süper kahramanlar halkın içine karıştı ve büyük suçların yanı sıra sıradan dertlerle savaşmaya da başladılar. Artık onlar da âşık oluyor, iş arıyor, maddi sorunlar çekiyordu.
Modern zamanlarda çizgi romanlar çocukların yanı sıra yetişkinlerin de okuduğu bir tür haline geldi. 2000’li yıllarda Hollywood çizgi romanları sinemaya aktardı. Böylece çizgi romanlar yeniden popülerleşti. Bu popülerlik sayesinde çizgi romanlar bilgisayar oyunlarına dönüştürüldü.
Çizgi roman piyasasını uzun yıllar elinde bulunduran Amerika’da durum böyleyken Japonya’da da çizgi romanlar popüler oldu. “Manga” adı verilen bu çizgi roman formatı II. Dünya Savaşı sonrası Osamu Tezuka önderliğinde gelişmiştir. Japon çizgi romanları daha geniş bir konu çeşitliliğine sahiptir. Aksiyon, romantizm, iş hayatı, spor, tarih, bilim kurgu, komedi, korku, gerilim gibi birçok konu işlenebilir. Bu sebeple her yaştan insana hitap eder. Çizim olarak da mangalar çizgi romandan farklıdır. Karakterler büyük gözlere ve uzun bacaklara sahiptir. Bunun sebebi mangaların yaratıldığı ilk yıllarda bütün dünyada çizgi karakterlerin böyle çizilmesidir. Bu çizim şekli mangalarda değiştirilmemiştir.
TÜRKİYE’DE ÇİZGİ ROMAN
Türkiye’de basılı ilk çizgi roman örneği 1852 yılında Hosvep Vartanyan Paşa’nın yazıp çizdiği Ermenice harfli Türkçe eser olan “Boşboğaz Bir Adem” dir. Türkiye’de Türkçe basılı yayınlarda yayınlanan ilk çizgi roman örneği ise 24 Nisan 1869 tarihli İstanbul adlı gazetede yayınlanan çizgi romandır. (Çakmak 1996: 25).
Türk çizgi roman tarihinde ilk yerli çizgi roman çizeri ise 1912 doğumlu Orhan Tolon’dur. Orhan Tolon için “ilk çizgi romancı” ve “ilk çizer” tanımlarının kullanılmasında, modern çizgi roman gereklerini yerine getiren ilk çizer olması rol oynamaktadır. Tolon, kareler altındaki alt yazıyı tam olarak kaldırmasa da balon kullanarak kareler arası devamlılığı sağlayan ilk Türk çizer olmuştur (Cantek 2002: 60)
Türk çizgi roman tarihinde 1930’lar üç önemli çocuk dergisi (Çocuk Sesi, Afacan, Ateş) ile hatırlanmaktadır. 1939’da, 1001 Roman isimli dergi, daha önceki çocuk dergilerinin sıkıcı bulunan “eğitici-öğretici” olma kaygılarını taşımadan, eğlenceye yönelik kurgusu ile fark yaratmış ve Türkiye’de dünya ile hemen hemen aynı tarihlerde “yalnızca çizgi romandan oluşan dergiler düşünülür” hale gelmiştir. Ancak aynı dönemde, Avrupa’da II. Dünya Savaşı başlamış ve anlamlı bir ironi ile çizgi roman düşmanı da olan faşist devletlerin çatışmaları yüzünden bu ivme sekteye uğramıştır. Çizgi romanın çocuk dergilerinde kazandığı başarı, kağıt sıkıntısı nedeniyle zaten sayfa sayısı dörde indirilen gazetelere yansımamıştır (Cantek 2002: 65).
Ülkemizde çizgi roman yayını olarak ele alındığızda ilk örnek “Kara Maske” dergisidir. 10 Nisan 1947 yılında yayına başlayan dergi tamamıyla, “Mandrake” ve “Tarzan” gibi çeviri eserlerden oluşmaktadır (Cantek 2002: 96).
1950’li yıllar Türkiye’de çizgi romanın 1960’lı yıllardaki yükselişine zemin hazırlayan yıllardır. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’dan alınan kopya çizgi romanların yayınlandığı bu yıllarda, gazetelerde de çizgi romanlar yayınlanmaya başlanmıştır. Ülkemizde de diğer ülkelerde olduğu gibi çizgi romanlar konusunda gazetelerde çalışmalar yapılmıştır. 1950’lilerde bu konudaki ilk atılımı, renkli bir pazar eki yayınlayarak, Hürriyet Gazetesi yapmıştır. İtalya’da yayınlanan aşk hikâyelerinin kopya örneklerinin yanı sıra, Fatoş ve Güngörmüşler’de haftalık olarak ilk kez bu dönemde yayınlanmıştır. Önceleri 1001 Roman’da Nat Pinkerton adıyla yayınlanmış olan Alex Raymond’un Dedektif Nick’i de Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan bir diğer çizgi roman olmuştur ( Ölçer 2006: 45).
1960 yılından başlayarak 1976 yılına kadar özellikle tarihi kahramanlar ülkemizin çizgi romanlarında kendilerine yer bulmuştur. Güçlü ve yenilmez olan bu kahramanlar, okuyucunun milli duygularına da seslendiği için Türk okuru tarafından büyük bir ilgiyle okunmuştur. Karaoğlan (1963), Timur (1964 ve 1968), Kahramanlar (1964), Akbulut Kaan (1964), Ogan (1966), Kızıltuğ (1967), Akbulut (1967), Alptekin (1968), Tarkan (1970), Tolga (1971), Malkoçoğlu (1974), Kara Murat (1974) bunlardandır (Tuncer 1993:25).
1970’li başından itibaren, Amerika Birleşik Devletleri’nde II. Dünya Savaşı’ndan sonra serüven bantlar ile mizahi bantlar arasında oluşan ayrım ülkemizde yaşanmamıştır. Serüven bantlar, çizgi roman formunda gazetelerde ve dergilerde yayınlanırken, mizahi bantlar ise sadece gazetelerde yer almıştır. Serüven bantlar, gerçeğe yakın çizimler ve konu olarak tarihi olayları, kişileri ve kahramanları ele almıştır. Mizahi bantlar ise, Abdülcanbaz, Cici Can ve Bizimkiler çizgi romanlarıyla başlamıştır. Gırgır ve Salata gibi dergiler de karikatürize çizgilerle çizgi roman olarak yaşantısını sürdürmüştür (Cantek 2002:210).
Türkiye’de çizgi roman günümüzde, mizahi ağırlıklı dergilerle, gazetelerle ve web sayfalarında çizgi roman severlerin oluşturduğu buluşma noktalarında devam etmektedir. Ancak bunlar Türkiye’de Türk çizgi romancılığının ilerlemesi için yeterli seviyede değildir.
ÇİZGİ ROMANIN ÖZELLİKLERİ
Her türün özelliği ve o türü belirleyen yönleri olduğu gibi çizgi romanın da belli başlı özellikleri vardır. Ahmet Yaşar Zengin ve Nesrin Zengin (2003:173-175) çizgi romanın özelliklerini 6 başlıkta ele almıştır.
Konu
Zengin bir konusu ve belli bir şeması vardır. Konuda belli bir düzen vardır. Bu düzen bozulur. Kahramanla kötü kişi çarpışır. Düzen geri gelir.
Tema
Çeşitli temalar vardır. Toplumun tabu saydığı temalar işlenmez. Bazen tarih, folklor, kovboy kültüründen yararlanır. Hepsi de orijinal değildir. Örneğin: Süperman bir romandan alınmıştır.
Karakterler
İyi olan hep iyi, başarılı, fizik olarak güzel ve yakışıklıdır. Kötü olan da çirkin her zaman kötülük düşünen kişidir. İyi olana kötülük gelmez.
Kadınlar genelde ikinci planda yer alırlar. Feminist akım ortaya çıkana kadar da daha çok konuya güzellik katmak için girmişlerdir.
1960’lara kadar kahramanlar daha çok hayali tiplerdir. 1960’lardan sonra buna gerçekçi boyut verildi. Dolayısıyla karakterler ruhsal derinlik kazanmaya başladılar. Hayvan karakterler de vardır.
Dil Özellikleri
İki türlü yazı tarzı vardır. Panolu yazı; konuyu toparlayıp ön bilgiyi vermekte zaman ve mekân bildirmede kullanılır. Diğer tür; balonlar içindeki yazılardır. Konuşma veya düşünce balonları, monolog veya diyalog olabilir. Ayrıca bir de resmin içinde yer alan yazılar olabilir. Bunlar genelde ses taklididir. Kullanılan dil ya günlük hayattan ya da klâsik edebiyattan alınır. Uzun tasvir ve tahliller yer almaz. Bir de özel dil gelişmiştir.
Zaman
Zaman genellikle açık, sınırsızdır. Geçmişe de geleceğe de dönebilir. Sürekli şimdiki zaman yaşanır (Tuncer 1994:262-265; Akt. Zengin&Zengin 2003).
Grafik Özellikleri
Resmin altına resmi anlatan ayrı yazı yazılmamalıdır. Bir olayı arka arkaya anlatan resimler vardır. Perspektif resimler, ışık, uzak-yakın gösterim, derinlik belirtmede de sinema tekniğinden yararlanılır. Renk önemsizdir. Siyah-beyazla da etkili anlatım yapılabilir. Bazen renk; önemli cismi belirtmede ve karelerde belirtilen olayın sürekliliğini sağlamada kullanılır. Gazetelerdeki çizgi öykülerde üç kare formülü vardır. Birinci kare; öncekileri özetler, uzaktan gösterir. İkinci karede; yakın çekim, şimdiki olay gösterilir. Üçüncü kare; en yakın çekim karesidir ve düğüm noktasına gelir (Tuncer 1994:262-265; Akt. Zengin&Zengin 2003).
ÇİZGİ ROMANA KARŞI OLANLARIN DÜŞÜNCESİ
İlk ortaya çıktığında çocuk edebiyatına, masala karşı olanlar veya çocuklara hayvan hikâyelerinin (fabl) okutulmasını uygun görmeyenler gibi genelde edebiyat alanında özelde de çocuk ve gençlik edebiyatı içerisinde çizgi romanlara karşı çıkanlar kendilerine göre haklı gerekçelerle çizgi romanların zararlarından bahsetmişlerdir. Enver Naci Gökşen “Örnekleriyle Çocuk Edebiyatımız” kitabında çizgi romanları “kara edebiyat” ifadesini kullanarak şu şekilde eleştiriyor:
“Resim – roman, foto – roman biçimlerinde olan ve kara edebiyat dediğimiz bu yayınlar, çocuğa okuma alışkanlığı ve edebi zevk kazandırmaktan da çok uzaktır. Az yazı, bol resim ya da fotoğraftan meydana gelen bu yayınlar çocukları sinirli, maymun iştahlı, takip fikrinden yoksun, kolaydan hoşlanan kişiler durumuna getirmekle de zararlı oluyorlar.” (Gökşen, 1980: 110-111)
Gökşen bu eleştirileri yaparken ilgili bölümün son paragrafında çizgi romanların eğitsel amaçla kullanılmalarının mümkün olduğunu da şu şekilde ifade ediyor:
“Şüphesiz, bol resimli, az yazılı yayınlar eğitsel amaçla ve ölçüsünü fazla kaçırmadan yapıldığı takdirde elbette yararlı olur, eğitim ve öğretime malzeme teşkil ederler. Nitekim 1933 yılında çıkan Ana Yurt adlı edebi dergideki çocuk sayfasında tarihimizi, ünlü kişileri tanıtan resim hikâyecikler çocuk edebiyatımızda başarılı bir başlangıç olmuştur.”
Recep Nas da (2002:347-349) çizgi romanları eleştirenlerin düşüncelerini toplu halde şöyle sıralıyor:
1. Okuru, düşünme tembeli yapıyor.
2. Şiddet, vahşet yüklü.
3. Çocukları saldırgan yapıyor, suça yöneltiyor.
4. Çocuk ölümü, öldürmeyi kanıksıyor, vurdumduymaz oluyor.
5. Beyin yıkıyor, çocukları toplumsal gerçeklerden uzaklaştırıyor.
6. Çocukları “resim aptalı” yapıyor.
7. Çocukların heyecanım kötüye kullanıyor.
8. Çizgi roman okumaya alışan çocuk, öykü, roman gibi öbür edebiyat ürünlerine yönetemiyor.
9. Çocuğun dilini bozuyor.
10. Duygu ve düşünce yozlaşması yaratıyor.
11. Çocuklara estetik değer aşılamıyor, baskıları kötü, kullanan kâğıt niteliksiz.
12. Yazar kötü, karışık; cümleler bozuk.
13. Noktalama işaretleri yerli yerinde kullanamıyor.
14. Güvenlik güçlerine karşı saygısızlık aşılıyor.
15.İyi, kimden yana iyi? Savunduğu düzen nasıl bir düzen kimden yana bir düzen? İyi olduğu için mi güçlü,-güçlü olduğu için mi iyi sayılıyor?
ÇİZGİ ROMAN TÜRÜNÜ DESTEKLEYENLERİN DÜŞÜNCELERİ
Çizgi romanları destekleyenlerin başında “Abdülcanbaz” karakterinin çizeri Turhan Selçuk gelmektedir. Turhan Selçuk 5-10.06.1979 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan “Çizgi Roman Üstüne” başlıklı yazısında çizgi roman üzerine görüşlerini belirtirken, çizgi romanların iyisinin de kötüsünün de, yararlısının da zararlısının da olacağını belirterek çizgi romanları sadece çocukların okumadığını çizgi romanın ‘devlet başkanlarının, politikacıların, bilim adamlarının öğretim üyelerinin geniş halk kitlelerin okuduğu, tuttuğu çağdaş bir sanat kolu olduğunu’ ifade ediyor. Ve şu soruyu soruyor: “Yeryüzünde kitabın, çizgi romanın olmadığı çağlarda çocukların tümü uslu, şeker gibi tatlı melekler miydi? (Nas, 2002: 349-351)
Hasan Güleryüz de Nilüfer Tuncer’den aktararak çocukların çizgi romanı sevme nedenlerini şöyle sıralamaktadır:
ÇİZGİ ROMANIN EĞİTSEL YÖNÜ
Ülkemizde çizgi romanın eğitimde kullanımına çok sık olmasa da özellikle ilköğretim seviyesinde rastlanmaktadır. Çocuklara ciddi konuları çizgi romanla anlatmak daha etkin sonuçlar verebildiği için Kültür Bakanlığı’nın ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın Türk büyüklerinin hayatlarını ve eserlerini çizgi roman formatında hazırlandığını görüyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) “Mustafa Kemal Atatürk: Vatan ve Hürriyet”, “İstiklal Fedaisi Yüzbaşı Cemil” gibi tarihi konulu kitaplardan oluşan bir çizgi roman serisi bulunmaktadır. Kültür Bakanlığının Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşam öyküsü ve İstanbul’un fethi ile ilgili çizgi romanları genç kuşakların eğitimi için özel olarak hazırlanmış çizgi romanlara verilebilecek örneklerdendir. Böylelikle çocukları sıkmadan, ansiklopedik bilgi vermeden tarihe yön vermiş Türk devlet, sanat ve bilim adamlarının hayatları, mücadeleleri, zaferleri çocuklara daha kalıcı ve eğlenceli bir yolla anlatılmış olmaktadır.
Yine tarihi bir çizgi roman olan “Genç Mustafa” ise Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını çizgi roman şeklinde anlatmasıyla ilgi çeken bir çalışmadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın üzerinde durduğu ve her sınıf seviyesini kapsayan 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı “Değerler Eğitimi” projesi dâhilinde Van Milli Eğitim Müdürlüğü mart ayının değeri olan “Sorumluluk” değeri için 7. ve 8. sınıflara “Buzdan Şehir” adlı çizgi romanı dağıtmıştır. Sorumluluk değerini öğrencilere aşılamak için Van Milli Eğitim Müdürlüğü’nün çizgi roman türünü seçmesi de çizgi romanların eğitime katkı sağlamak amacıyla kullanıldığının bir göstergesidir.
SONUÇ
Çocuk ve gençlik edebiyatının türlerinden olan çizgi romanlar; kahramanlarıyla, resimleriyle, kısa ve öz anlatımıyla çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Özellikle çocuklar bu türü kolaylıkla anlamışlardır. Çünkü hem resim hem de sözcükler çocuğun anlama kapasitesini kolaylaştırmıştır. Kahramanlarla özdeşleşen çocuklar, kahramanlar gibi herkesi düşünen, iyilikten yana olan bireyler olmaya gayret etmişlerdir.
Çizgi romanların çocuklara hiçbir şey vermediği iddiası ciddi bir tartışma konusudur. Zaman öldürdüğü, edebi nitelik taşımadığı, estetik zevki körelttiği, özensiz anlatımıyla çocuğun dilini bozduğu, çocuğu suça ittiği gibi eleştiriler, çizgi romanlar çevresinde yapılan tartışmalarındandır. Fakat bu eleştiriler niteliksiz hazırlanan her edebi tür için geçerli bir durumdur. Bütün bu olumsuzlukları çizgi romanlar için söylemenin insafsızlık olacağı kanaatindeyiz.
Nilüfer Tuncer;
Bize göre de çizgi romanlar, okunduğunda veya çizgi fil olarak seyredildiğinde, edebiyata uzak kalmış insanlara, bu ifade ve sanat aracının amacının ne olduğunu, ne için var olduğunu algılatır. Bu açıdan bakıldığında çizgi romanın görsel gücü, insanları edebiyatla buluşturucu bir görev üstlenir.
Her yayından ve türden öğrenilebilecek şeyler vardır. Bu yüzden herhangi bir türü tamamen zararlı ya da tamamen faydalı saymak yanlıştır. Böyle kesin yargılara varmak yerine her türden kitabın okunması ve kitaplardan sağlanacak bilgileri kazanmak çabasına girmek gerekir. Çizgi romanları zararlı saymak yerine çocuğa daha iyisini daha niteliklisini sunmak gerekir. Her türde olduğu gibi çizgi romanlar arsında da olumsuz davranışların yer aldığı kitaplar olabilir. Önemli olan bu olumsuzlukların çocuğu nasıl etkileyebileceğini düşünüp bunları ortadan kaldırmaktır. Bu eğlenceli çizgilerin daha iyiye götürülmesi, çocuğun her alanda bu türden bir şeyler öğrenmesi amaçlanmalıdır.
KAYNAKLAR
CANTEK, Levent (2002). Türkiye’de Çizgi Roman. İstanbul: İletişim Yayınları.
ÇAKMAK, Yener (1996). “Araştırmacı Gözüyle”. Darkwood Sakinleri. Sayı: 5. s.25.
ERTEMSİR, Esin (2011). Yüksek Öğretimde Yöneticilik Eğitimi ve Yeni Bir Öğretim Yöntemi Olarak İnteraktif Çizgi Roman: Yöntemin Yarattığı Faydalılık Algısı Üzerine Bir Araştırma. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Doktora Tezi. İstanbul.
GÖKŞEN, Enver Naci (1980). Örnekleriyle Çocuk Edebiyatımız, İstanbul: Remzi Kitabevi.
GÜLERYÜZ, Hasan (2003). Yaratıcı Çocuk Edebiyatı, Ankara: PegemA yayıncılık.
NAS, Recep (2002). Örneklerle Çocuk Edebiyatı. Bursa: Ezgi Kitapevi Yayınları.
ÖKTEM, Altay (2010). “Mizah Dergileri ve Edebiyat”. Varlık Dergisi. Mart. Sayı: 1230. s.3.
ÖLÇER, Derya (2006). Popüler Kültürel İmgeler Açısından “Tarkan” Çizgi Romanı
ŞİRİN, Mustafa Ruhi (2007). Çocuk Edebiyatı Kültürü. Ankara: Kök Yayıncılık.
ŞİMŞEK, Tacettin (2005). Çocuk Edebiyatı. Konya: Suna Yayınları.
TUNCER, Nilüfer (1993). Çizgi Roman ve Çocuk. İstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları.
ZENGİN, Ahmet Yaşar ve ZENGİN, Nesrin (2003). Eğitim Fakülteleri İçin Çocuk Edebiyatı. İstanbul: Efe Yayınları.