Hayata son bakışlar korkuyla olmasın, çaresizce asla…
Nefretler yerine sevgi olsun, saygı hoşgörü…
Çatışmalar savaşmalar yerine, barış olsun huzur dolu.
Kan kokusu değil, Yağmur kokusu istiyorum, deniz kokusu…
Kan gölü görmek değil,
Deniz görmek istiyorum, illa coşacaksa bir şeyler;
Hafif dalgalı olsun deniz, kıyısında neşeli gülücükler coşsun ya da…
Veya minik kıvılcımlar coşsun birazcık, mesela o minik ateş şömineyi andırsın bize.
İlla coşacaksa çocuklar el ele yürürken, yağmur coşsun minik minik yağan yağmur birden başlasın hızlıca yağmaya… Yağmur yağsın efendim, bombalar kurşunlar değil…
Sonra bizde gülerek koşalım evimize yine el ele.
Yağmur yemiş bir deniz izleyelim mesela, ya da evimizin camından kar ile döşenmiş kumsalı izleyelim ama asla bir kırmızılık değil…
O kırmızılık sadece bir çorap söküğü dikerken elimize batan iğneden sonra görülsün ona da gülüp geçelim efendim.
Camdan bakınca siren sesleri duymayalım, kan değil kar görelim.
Yumuşacık bembeyaz kar görelim denizin kıyısını, kumsalı kaplamış bir ışıltı… Tertemiz…
Bu temizlik insanların yüreklerinde de olsun!
Kan kokusu değil; deniz kokusu olsun, çiçek kokusu…
Kan gölü değil; coşkulu yağmur olsun, yağmur yemiş deniz…
Çığlıklar korkudan acıdan değil; neşeden olsun sevinçten, heyecandan…
Yangın yeri olmasın etraf yahut ciğerler; deniz kıyısında sevdiklerimizle oturmuş minik yüreği sevgi dolu çocuklarla ateş yakmış olalım onun minik güzel elleri ateşin zararsız kıvılcımları ile ısınmış olsun, huzur dolu kıvılcım çıtırtısı…
Koşalım efendim koşalım…
Korkudan değil, acıdan değil, cenaze peşlerine değil! Korkular acılar cenazeler olmasın! Yağmurda koşalım, gülerek. Islanmak umurumuzda olmamasına rağmen mutluluktan koşalım.
Huzur dolu, mutlulukla, sağlıkla, başarıya koşarcasına, sevinçle, mutlulukla koşalım.