İstanbul Maltepe’de bulunan Orhangazi İmam Hatip Ortaokulu müdürlüğüne atanan Mehmet Sadık Özdemir’i ziyarete gittiğimizde kendisine okulun ihtiyaçları konusunda bizim destek olabileceğimiz alanlarda elimizden geleni yapabileceğimizi ifade etmiştik. O da okulun kütüphanesi olmadığını, kitap ve kitaplık temininde destek beklediklerini söylemişti. Bir miktar kitap hazırlayıp tekrar kendilerini ziyarete gittiğimde masasının gözünden bir küçük not kağıdı çıkarıp uzattı. Kağıtta Rıdvan Bartık isimli bir üniversite öğrencisinin iletişim bilgileri vardı. Bu genç ve arkadaşlarının Ağrı’daki köy okulları için kitap bağışı çalışması yaptıklarını ve onların kitap ulaştırmak istedikleri köy okullarının durumlarının kendilerine göre daha acil olduğuna inandığını, mümkünse kitapları oraya göndermemizi söyledi. Okulda da bir miktar kitap topladıklarını belirtip koridordaki kitap toplama kolisini gösterdi.
Onların okuldan toplanan kitapları Sadık Özdemir Bey’in arabasına yükledik. Bizim derneğimizde onlar için hazırladığımız kitapları da alıp kargoya gittik. Yaklaşık 600 kitaplık bir gönderi hazırlamıştık. Ağrı’daki genç üniversiteliyi, Rıdvan Bartık’ı, telefonla aradık. Kendilerine bir miktar kitap göndereceğimizi söyledik. Kitap sayısını duyunca da bayağı sevindi. Birkaç gün sonra da internet üzerinden kitapları dağıttıkları köylerde çektikleri fotoğraflardan kareler gönderdi. Fotoğraflarda Yavuz Bülent Bakiler şiirlerindeki Anadolu manzaraları vardı.
Bir yanda yırtık ayakkabılı köy çocukları, bir yanda belki en az o çocuklar kadar sıkıntılar çekmiş ve hâlâ da çekiyor olma ihtimalleri çok yüksek olan pırıl pırıl gençler… Fotoğraf karelerinde gülümseyen sevinçli yüzleri, umut dolu bakışları, kararlı ve kendinden emin duruşları bir arada görüyorsunuz. Köy okullarının minik öğrencileri ile onlara kitap götürmek için dağ köylerinin yollarını adımlayan üniversiteli gençler, bazı fotoğraflarda okul sıralarında yan yana oturmuşlar. Bazı fotoğraflarda okulların giriş kapılarında yan yana poz vermişler. İlginç bir şekilde birbirlerine benziyorlar. Simalarından o köylere ilk kez gittiklerini, belki de doğuya daha önce hiç gitmemiş olduklarını hemencecik fark edebileceğiniz üniversiteli gençlerle köy çocuklarının yüzlerindeki ifadeler ne kadar da aynı. Gülücüklerindeki derinlik, yüzlerindeki yarı mahcup ve yarı çekingen duruş, objektife baksam mı bakmasam mı tereddüdü… Biz bu kadar aynıyız. Sevincimiz, hüznümüz değişmiyor.
Bir Anadolu hikayesi… Yeni tayin edildiği okulun eksikliklerini gidermek için kolları sıvayan, yardıma, desteğe ihtiyaç duyan idealist bir okul müdürü… Kendisinden daha çok sıkıntıda olduğunu, kendisinden daha çok yardıma, desteğe ihtiyaç duyduğunu düşündüğü ve kim olduğunu dahi bilmediği birilerinin sıkıntısını kendi sıkıntısının önüne alan bir anlayışla elinde olanı değil, elinde olmayanı, başkalarına vermek için çırpınıyor.
Bir Anadolu hikayesi… Orhangazi İmam Hatip Ortaokulu’nun minik yürekleri, “Daha bizim okulumuzda kütüphane, evimizde kitaplık yokken neden Ağrı’daki çocuklara kitap gönderiyoruz?” diye sorgulamadan evlerindeki ve ellerindeki kitapları büyük bir huzurla, ta yürekten bir sevgiyle okul koridorundaki yardım kolisine getirip bırakan çocuklar… İşin içinde yardım bekleyen biri varsa bizim yardıma muhtaç oluşumuzun bir önemi kalmaz. Biz bütün ihtiyaçlarımızı unutabiliriz, yok sayabiliriz.
Bir Anadolu hikayesi… Memleketinden binlerce kilometre ötede okumaya gitmiş gencecik kızlar, delikanlılar; burası da benim memleketim, bu çocuklar da benim kardeşim deyip yollara düşmüşler. Orda bir köy var uzakta değil, burada bir köy var ve yüreğim kadar yakın, diyerek Ağrı Dağı’nın eteklerinde köy köy dolaşıp duruyorlar. Karacaoğlan Toroslarda yavuklusunun ardına düşer gibi bir aşkla şevkle köy çocuklarına kitap taşıyorlar. Kim bilir içlerinden kaç tanesi anasının babasının yolladığı simit parasını kargoya ya da köy minibüsüne harcadı. Kim bilir içlerinden kaç tanesi o taşıdığı klasik kitapları parası olmadığı için henüz alıp okuyamadı.
Bir Anadolu hikayesi, şöyle başlamış: Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği öğrencileri, kitle iletişim araçlarının en çok gençliği ve çocukları etkisi altına aldığını, okuma alışkanlığının hızla kaybolduğu düşüncesiyle bir kampanya başlatmışlar. Bu kampanya ile ilgili amaçlarını ve destek taleplerini aşağıdaki metinle sosyal medyada paylaşmışlar.
Biz Ağrı’da okuyan öğrenciler olarak; staj süresince ilk ve ortaokul öğrencilerinin okuma ve yazmada büyük sıkıntılar çektiğini; bunun büyük oranda yaşlarına göre kitap bulamamaktan kaynaklandığını biliyoruz… Öğrencilerin ulaşamadığı; okullarda hemen hemen hiç olmayan “Dünya Çocuk Klasikleri” için ” HER ÇOCUK BİR KİTAP” kampanyası başlattık. Kampanyamız yüreğini ortaya koyan öğrenciler sayesinde güzel destekler aldı. Ağrı’da okuyan çocukların da hayal dünyalarını şekillendirecek “Dünya Çocuk Klasikleri” okumaya hakkı var. Bize bu konuda yardım edecek yüreği güzel insanlara şimdiden teşekkür ediyoruz…
Mesaj yayıldıkça kitaplar gönderilmiş Ağrı’ya. Bir gün de yüreği güzel insanlardan Mehmet Sadık Özdemir’e ulaşmış mesaj. Sonrası malumunuz: Bir Anadolu hikayesi…
Tacettin Şimşek’in Eruh’ta öğretmenlik yaptığı yıllarda yazdığı Künye şiiri dökülüyor dudaklarımdan.
Ve künyem dağ başlarında okunur
Zülfüyâre dokundukça ellerim
Ellerim tebeşir tozu ellerim
Eskimiş kara tahtalar üzre
Tut ki bir eskimez yazı ellerim