I
Üzeri tozlu bir piyano
Hemen şurada cam kenarında
Bir saksıda ilkbahar
Diğerinde sonbahar
Tozlu piyanodan, yansıyan
Güneşin tozlarına karışan nağmeler
Saksılara sığınmış yapraklar
Saksılarda kaldı ömürler ve bahar
II
Aylar döner
Dakikalar geçer zamandan
Bir lahza düşülür andan
Bir kadın düşer aydan
III
Papatyanın en beyazından
Aya uzanan umut ellerinden
Bir melodi duyulur, taa aydan
IV
Görünsün sarı saçlarında
Bir “şafak” vakti kızıl güneş
Ufku sarıyorken kızıl bir hûn
Gürlesin, inlesin gülistan
Parmaklarından dökülsün “al sancak”
Bekleyenler korosu dillensin
“Korkma sönmez bu şafaklarda…
V
Savrulursa saçların;
Bir el uzatır bulutlar
Sarı saçlarını tarar
Akşamsefası açar
Bir incecik el uzanır aydan
Şurada sarı saçların ışıldıyor, Aydan
VI
Vakit akşamı bulduğunda
Sular sırlara büründüğünde
Bir mahcup denizkızı salınarak
Mavi sularını akıtarak
Yıldızlar suya tebessüm eylerler
Yakamozlar göz kırpar
Endamlar tüllere bürünür
Tüller gözlere örülür
VII
Beklerim gün döner, bahar gelir
Bembeyaz bir papatya
Suskun toprak, yenibaharı müjdeler
Piyanoda gezinir ince parmaklar
Bozlak için hazır bağlamalar
Umuda sarılmış bekler dualar
VIII
Aydan bir el görünürse
En kutlu eldir; görünürse
Hayat koridorlarında sessizlik
Hüzzam makamında sensizlik
Nemli, terli, kırık bir nota
Boynu bükük tozlu piyano
Sessizliğin melodisini çalıyor
Bak üzerinde hala ellerinin ruhu geziniyor
IX
Gözlerimiz kâh bulutlarda kâh yollarda
Neyler, bağlamalar birlikte ağlamada
Aydan gelen bir tebessüm ile gel
Bulut saçlarını salla da gel
Neşe dolsun orası burası
Umut dolsun ayrılıklar, gönüller
X
Tambura yaylandı
Kanun rast makamında
Piyano öksüz kaldı
Bir hoş seda, nota, umut için
Bir bulut bir de aydan gelen kadın kaldı
XI
Zaman döndü, mekân kaldı
Gelenler geldi; gidenler gitti
Bir garip piyano boynu bükük kaldı
Ayrılık ve özlem makamında
Zamanlar ötesinden, vakit ha şimdi ha dün
Sesler duyulur derinlerden
Zaman budur, dem bu dem
XII
Ve bir peri kızı süzülür,
Kendi halinde, umutlara gömülür
Aydan yeryüzüne bir kadın düşer
Yıldızlar akarken en dibe
Raks eder zaman günlerde
Her düşüş bir çıkışa gebe
XIII
Naif bir rüzgâr esiyorken güneyden /lodos
Ilık bir tebessüm yayılır koridorlardan/ dost
Karanlığa bir musikinin ışığı vurur
Kırık bir tamburaya parmaklar dokunur
İnce, narin, şeffaftır meleklerin parmakları
XIV
Ufuk; insanın gözünde bir çizgi
İnsan ufukta bir nokta
Ufuk insanın gözünde
İnsan, kendi gözünde
XV
Bir kadının eli gezinir piyanoda
Her temas bir nota bin ah
Ve duyulur
Sessizlerin nefesi
Güneş oyun havasında doğar,
Şarktan doğar …
Elbette doğar …