Dünya nüfusunun büyük bir kısmını oluşturan çocukların hakları ihlal edilmeye devam ediyor. 2021 yılında yaklaşık 820 milyon çocuk el yıkama gibi temel bir haktan yoksun kaldı. 70 milyonu aşkın çocuk zorlu koşullarda işçi olarak çalıştırılıyor.
Birleşmiş Miletler Genel Kurulu tarafından çocuk hakları güvence altına alınmış olsa da çocuk hakları ihlalleri artıyor. Tüm dünyada çocuk hakları ihlallerinin önüne geçilmesi gerektiğini belirten Avukat Buket Altufan Ulu, “Bunun için tüm kurumlar organize olmalı, yaptırımların etkinliği gözden geçirilmelidir” diyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, çocuk haklarını güvence altına aldı
Dünya nüfusunun yaklaşık 3’te 1’i çocuklardan oluşuyor. 2,3 milyar nüfusa sahip çocukları korumak ise insanlığın en önemli önceliklerinden biri. 20 Kasım 1989’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 54 maddeden oluşan bir sözleşmeyle çocuk haklarını güvence altına aldı. Sözleşme maddeleri gereğince taraf devletler kendi iç hukuklarında düzenlemeler yapıyor. Türkiye de sözleşmeyi 4 Mayıs 1995’te yürürlüğe koydu.
70 milyonu aşkın çocuk, işçi olarak çalıştırılıyor
Her ne kadar dünyanın en geniş katılımlı uluslararası sözleşmesiyle güvence altına alınmış olsa da yine de her yıl milyonlarca çocuğun hakları ihlal ediliyor. Özellikle pandemi koşulları yaşanan ihlallerin artışında önemli rol oynamış durumda. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre 2020 yılında yaklaşık 820 milyon çocuk el yıkama gibi temel bir haktan bile yoksun kaldı. İnsan Hakları İzleme Komitesi’ne göre dünya genelinde bugün 70 milyonu aşkın çocuk birçok sektörde zorlu koşullarda işçi olarak çalıştırılıyor. Savaşlar, göçler ve ekonomik koşullar da çocukların haklarına erişiminin önünde önemli bir engel olarak duruyor.
Her çocuk bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak hayat seviyesine sahip olmalı
Çocuk haklarının her çocuğa ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle ayrım yapmaksızın tanınmak zorunda olduğunu belirten Buket Altufan Ulu, “Her çocuk bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine sahip olmalı. Çocuğun gelişmesi için gerekli hayat şartlarının sağlanması sorumluluğu; sahip oldukları imkanlar ve mali güçleri çerçevesinde öncelikle çocuğun ana-babasına veya çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere düşmektedir. Devletler, ana-babaya ve çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere, çocuğun bu hakkının uygulanmasında yardımcı olmak amacıyla gerekli önlemleri alıp, gereksinim olduğu takdirde özellikle beslenme, giyim ve barınma konularında maddi yardım ve destek programları uygulamakla yükümlüdür.
Sözleşme her çocuğun kendisi ile ilgili kararlarda görüş bildirebilmesini, düşüncesini özgürce açıklayabilmesini ve bu görüşün dikkate alınmasını kabul ediyor. Ulusal ve uluslararası düzeyde çocuk mahkemelerinin yönetimi hakkında Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları olan Beijing kurallarının da dünya çapında uygulanması önemlidir.
İnsanlığın ortak geleceğini koruyoruz
Çocukların kendileri ile ilgili kararlara katılma ve özgürce düşüncelerini açıklama hakkına bugünün şartlarında özel bir önem atfetmek gerekiyor. Tüm dünya çocuklarının beslenme, barınma, eğitim gibi en temel ihtiyaçlarının halen giderilemediğini düşündüğümüzde bu konu ikincil bir başlık gibi görülebilir. Ancak bugünün çocuklarının sahip oldukları farkındalık önceki nesillerle kıyaslanamayacak kadar gelişmiş durumda. Bu farkındalık kendilerinden önceki nesillere göre fikir ve düşüncelerini açıklamak konusunda çocukları daha cesur kılıyor. Bu noktada biz yetişkinlerin de geleceğin dünyasını çocukların inşa edeceğini, bugünün çocuğunun yarının yetişkini olduğu gerçeğini kabul etmemiz, çocukların yaşamak istedikleri dünya için sahip olmaları gereken sorumluluk bilincine katkı sunmamız gerekiyor. Tüm dünyada çocuk hakları ihlallerinin önüne geçmeliyiz. Bunun için tüm kurumlar organize olmalı. Yaptırımların etkinliği gözden geçirilmeli, uygulanmasına işlerlik kazandırılmalıdır. Çocukların haklarını koruduğumuz zaman sadece mağdur olmalarını önlemiş veya hayatlarını korumuş olmuyoruz, aynı zamanda insanlığın ortak geleceğini de koruyoruz.” dedi.